Credit Default Swap (CDS), son günlerde bu ifadeye ekonomi sayfalarında sık sık rastlıyorsunuz. Kısaca, borç sigortası denilen bu rakam, ülke riskini gösteriyor. Geçen sene Türkiye'nin CDS'leri geçen mayısta 119 düzeyindeydi, 17 Aralık'tan sonra 242'ye tırmandı. Uluslararası yatırımcı risk primi arttığı için tahvilleri sattı, faizler 10.51 düzeyine fırladı. Bugünlerde 9.86 düzeyinde. Türkiye CDS'lerindeki 1 puanlık artış Borsa İstanbul'da 130 puanlık düşüşe yol açıyor. Hisse senetlerinin düşmesi, şirketlerin piyasa değerlerini küçültüyor.
Türk Lirasında 1 ayda %8 değer kaybı yaşandı. Türk lirasının yabancı paralar karşısındaki değerini ölçen, reel efektif döviz kuru aralık ayında 106.85'le son 26 ayın en düşük seviyesine indi. TL'deki değer kaybı dövizi tavana çıkardı, maliyetler arttı. Zamlar peş peşe yağmur gibi akmaya başladı. Marketlerdeki etiketler her gün değişiyor, vatandaşın alım gücü düşüyor, daha az tüketmeye başlıyor. Bu tablo devam ederse (-ki öyle görünüyor), enflasyon görünümü bozulacak, üretim azalacak, işsizlik artacak...
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, geçen hafta TL'deki değer kaybına dikkat çekerek not uyarısı yaptı. Fitch'e göre (Türk şirketleri tarihi ve yapısal olarak kur oynaklıklarına karşı kırılgan. Kurda uzun süreli bir düşüşün ülkedeki politik krizden kaynaklı diğer yurt içi şoklarla birleşmesi halinde 2014 yılında şirketlerin kredi notları için bir risk ortaya çıkar).. Şirketlerin kredi notunun düşmesi yabancı yatırımcıların nezdindeki cazibesinin kaybolması anlamına gelir.
Peki bu resim değişir mi? Merkez Bankası 21 Ocak'ta yapacağı toplantıda şu anda 7.75 olan faizin üst bandını "denize düşen yılana sarılır" diyerek, 9.25'e çıkarırsa (bu uygulama faizlerin 1.5 puan artması anlamına geliyor) sular durulur, fon girişi artar, döviz düşer, TL değer kazanır. Başta akaryakıt olmak üzere ithal malların fiyatları ucuzlar, tüketim artar. Biliyorsunuz merkez bankası faiz kararı alırken, toplam arz-talep dengesini, kredi büyüklüklerini, enflasyon beklentilerini ve döviz kurlarını ve dış şokları esas alır. Hepsi aleyhimizde.
Merkez Bankasının faiz artırımı, politik belirsizliği ve dış konjonktürdeki bozulmayı da durdurmuş olacak. Bu durumda faiz lobisi istediğini aldı, diyenler çıkacaktır.. Olsun, köprüden geçinceye kadar (ayıya dayı) deriz, sonuçta biz kazançlı çıkarız.