Bir taşla iki kuş!
8 Mayıs 2013 01:00
Dünya merkez bankalarının kasalarında 11 trilyon dolar tutarında döviz rezervi var. Düşen faizler, tahvillerin cazibesini ortadan kaldırınca, bankalar cephe değiştirdi, rekor düzeyde hisse senedi almaya başladı. Bazıları bu operasyonu gizli yürütüyor. Bazıları açıktan resmen ilan ediyor. En büyük ikinci döviz rezervine sahip olan Japonya merkez bankası hisse fonlarındaki yatırımlarını 2014'e kadar ikiye katlayarak, 3.5 trilyon yen'e çıkaracağını açıkladı. İsrail, İsviçre ve Çek merkez bankaları rezervlerinde tuttukları hisse oranını %10'lara yükseltmiş durumda. 23 Merkez Bankası daha hisse yatırımına gideceklerini açıkladı. Piyasalar likiditeye boğulmuş durumda. Bu gelişme karşısında rezerv çeşitlendirmesi yapılıyor.
En fazla kazanç hisse senedinde olduğu için para borsalara akıyor. Biz de bu akımdan ciddi oranda pay alıyoruz. Endeksin 90 bin puanı aşmasının arkasında bu gelişme yatıyor. Şimdi 100 binli seviyeler konuşuluyor. ABD, Japonya ve İngiltere merkez bankalarının teşvik hamleleri, getirileri rekor düşük seviyelere indirince, ülke tahvilleri yerine alternatif yatırım alanları ön plana çıktı. Merkez Bankalarının döviz varlıkları son 10 yılda dünya genelinde 8.5 trilyon dolar artarak günlük ihtiyaç seviyesini aştı. Dalgalı kur dünyasında büyük fırsatlar varken, kısa vadede bu kadar büyük para tutmanın anlamı yok. Hisse senedi alıyorlar, fiyatları tavana çıkarıyorlar. Yatırımcı da kazanıyor. Elde ettiği büyük paraları harcıyor, ekonominin çarkları dönüyor.
Bu uygulamayla hem merkez bankaları para kazanıyor, hem vatandaş. Aynı zamanda ülkelerin büyüme hızları artıyor. Bir taşla iki kuş vuruyorlar. Merkez bankaları düne kadar ellerindeki rezervi çeşitlendirmek amacıyla altın alıyordu. Ne zamanki (özellikle gelişmekte olan ülkelerin) şirketlerine ait hisse senetlerinde büyük karlar gördüler, yön değiştirdiler. Ellerindeki altınların bir bölümünü satıp borsalara girdiler. Sonuç ortada, altın çöktü, endeksler tavana çıktı. İşte bakın Almanya'da DAX endeksi dün 8170 puana tırmanarak, 2007 yılındaki düzeyini aşarak rekor kırdı. Ne duruyorsunuz? BIST 30 kağıtlarında pozisyon açın, pişman olmazsınız. Tren kaçmadan, siz de yerinizi alın.
En fazla kazanç hisse senedinde olduğu için para borsalara akıyor. Biz de bu akımdan ciddi oranda pay alıyoruz. Endeksin 90 bin puanı aşmasının arkasında bu gelişme yatıyor. Şimdi 100 binli seviyeler konuşuluyor. ABD, Japonya ve İngiltere merkez bankalarının teşvik hamleleri, getirileri rekor düşük seviyelere indirince, ülke tahvilleri yerine alternatif yatırım alanları ön plana çıktı. Merkez Bankalarının döviz varlıkları son 10 yılda dünya genelinde 8.5 trilyon dolar artarak günlük ihtiyaç seviyesini aştı. Dalgalı kur dünyasında büyük fırsatlar varken, kısa vadede bu kadar büyük para tutmanın anlamı yok. Hisse senedi alıyorlar, fiyatları tavana çıkarıyorlar. Yatırımcı da kazanıyor. Elde ettiği büyük paraları harcıyor, ekonominin çarkları dönüyor.
Bu uygulamayla hem merkez bankaları para kazanıyor, hem vatandaş. Aynı zamanda ülkelerin büyüme hızları artıyor. Bir taşla iki kuş vuruyorlar. Merkez bankaları düne kadar ellerindeki rezervi çeşitlendirmek amacıyla altın alıyordu. Ne zamanki (özellikle gelişmekte olan ülkelerin) şirketlerine ait hisse senetlerinde büyük karlar gördüler, yön değiştirdiler. Ellerindeki altınların bir bölümünü satıp borsalara girdiler. Sonuç ortada, altın çöktü, endeksler tavana çıktı. İşte bakın Almanya'da DAX endeksi dün 8170 puana tırmanarak, 2007 yılındaki düzeyini aşarak rekor kırdı. Ne duruyorsunuz? BIST 30 kağıtlarında pozisyon açın, pişman olmazsınız. Tren kaçmadan, siz de yerinizi alın.