Merkez Bankasının toplam rezervleri 159,4 milyar dolarla rekor düzeye ulaştı. Geçen aralıkta 97,4 milyar dolar rezervlerin 1 yılda 62 milyar dolar artmasına iki gelişme yol açtı. Birincisi doğalgaz ve petrol keşifleriyle enerji maliyetinde büyük düşüş yaşandı. Cari açık rakamları bu konuda netlik sağlıyor. Ekim ayında ödemeler dengesi 1,88 milyar dolar fazla verdi. Cari dengede 5 yıl sonra üst üste 5 ay fazla oluştu... Altın ve enerji hariç cari dengede 7 milyar 163 milyon dolarla rekor fazla verdik. İhracattaki artışa karşı ithalattaki zayıflama döviz dengesini düzeltti. 2024 yılı sonunda 10 milyar dolar açık vereceğiz. Böylece 2023’teki 45,2 milyar dolarlık açık, %98 azalışla 35,2 milyar dolara düşecek...
Yüksek faiz ortamı Türk lirasını aşırı güçlendirdi. Yılbaşında 29,50 TL olan dolar, bugün 34,94 TL’ye çıkarak, %18,4 değer kazandı, ancak %48’lik enflasyon artışının çok gerisinde kaldı. Özetle yılbaşında dolar alanların servetleri %30 eridi...
Vatandaş ve şirketler sonunda gerçeği gördü, piyasada yağmur gibi döviz satıyorlar, ama tren kaçtı. Geçen hafta yabancı para mevduatları 5,2 milyar dolar azalarak 162 milyar dolara geriledi. Geçen sene aralık ayında 175 milyar dolarları vardı. 1 yılda 13 milyar dolar sattılar. Amerika’nın en büyük varlık yönetim şirketleri Pinebridge Investments ve T. Rowe Price Group, Merkez Bankasının doğru politikaları desteği ile Türk lirasının 2025’te gelişmekte olan piyasa para birimleri içinde en iyi yatırım tercihi olacak diyor...
Buraya kadar her şey çok güzel. Kasalarımız ağzına kadar döviz dolu, paramız değer kazanıyor!.. Ama enflasyondaki düşüş zayıfladı... Neden? Çünkü %50’lik politika faizi dolayısıyla bankalarda ticari ve ihtiyaç kredi faizleri de %60’a kadar tavan yaptı. Kredi maliyeti artınca ürün fiyatları da otomatik olarak yükseliyor. Dolayısıyla pahalı hayattan kurtulamıyoruz. Ayrıca talep azlığı sebebiyle sanayi üretimi daralıyor. Son rakamlar yıllık %4 eksi olarak açıklandı. Üretim zayıfladığı için büyüme hızı da azalıyor. Bu hiç iyi bir gelişme değil...
Peki ne yapmalı? Öncelikle yüksek faiz ortamından derhal kurtulmalıyız. Siz bakmayın TÜSİAD’ın “erken faiz indirimi yakalanan başarıyı zedeler' sözüne. Büyüme hızı yüzde 5’ten %2,5 düzeyine inen ekonomide başarı yoktur, kayıp vardır. Bu ifade sanki düşük faiz ortamında yüksek kazanç kapımız kapanmasın endişesini taşıyor. Ama artık bıçak kemiğe dayandı. Uluslararası bankalar bile 26 Aralık toplantısında Merkez Bankasının 250 baz puanla faizde indirim sürecini başlatacağını artık açık açık söylüyor. Peki faiz düşünce TL zayıflayacak mı? Hayır! Yukarıda söyledim, her taraftan döviz fışkırıyor. Bu durumda kurlar artmaz tam tersi düşer. Kredi maliyetleri azalacak, üretim artacak, fiyatlarla birlikte enflasyon düşecek. Vatandaş rahat nefes alacak. Hazine düşük faizle borçlanacak, bütçe açığı daralacak. İngiltere, İsviçre, Japonya, Amerika ve Çin faizde tarihî indirime giderken, bizim yukarıda kalmamız intihar olur! Biz yaşamak istiyoruz, ölmek değil! Bitsin artık bu çile!
Necmettin Batırel'in önceki yazıları...