Bugün kuruluş yıl dönümümüz... Bundan 55 yıl önce rahmetli Enver Ören Ağabey tarafından Hakikat ismiyle yayın hayatına başlayan gazetemizin ismi 1972’de Türkiye olarak değiştirildi. 1982 yılında ülkemizde ilk defa elden dağıtım sistemi ile okuyucularıyla buluşan gazetemiz, milliyetçi muhafazakâr yapısı ve dürüst habercilik anlayışıyla Türk medya dünyasında her zaman örnek olmuştur. Basın mesleğindeki 57 yılımın önemli bir bölümünü bu gazetenin bütün kademelerinde görev yaparak geçirmenin büyük gururunu yaşıyorum...
***
Bugünün hatırasına sizi yaşadığım o unutulmaz günlere 1970’lere götüreceğim... Nasıl gazete hazırlıyorduk onu anlatacağım. Şimdiki nesil bunları bilmez. Zira çoğu doğmadan önceydi. O zamanlar bilgisayar yoktu, daktilo vardı. Çat çat tuşlara basarak, yanlış kelimeleri çarpı işareti ile silerek haber yazardık. İki tane ajans vardı. Biri Anadolu Ajansı, diğeri Türk Haberler Ajansı... Bu kuruluşlar hazırladıkları haberleri yazılı metin hâlinde çoğaltır, bürolarında üzerinde gazete ismi yazılı bölümlere koyarlar, biz de gönderdiğimiz eleman ile bunları alıp okur, haber yapardık. Telefonla bir yerden diğeri ile konuşmak inanılmaz zordu. Teleks sistemi vardı. Cağaloğlu Çatalçeşme Sokak 17 numarada hem yazı işleri hem de rahmetli Enver Abilerin odası vardı. Gazetede 4 kişiydik. İdari işlere rahmetli Mahmut Genç abimiz bakıyordu. Yazı İşleri Müdürümüz Mehmet Emin İnler'di, sayfa hazırlanmasında ben ve Yusuf Ziya Belviranlı isimli arkadaşımız vardı. Gazete sayfalarını dörtte bir büyüklükteki mizanpaj kâğıtlarına çizer sonra bunları haberle doldururduk. Ben görevim itibarıyla 1. sayfayı çizdiğim için Enver abinin odasında birlikte manşet haberi seçerdik. Daha doğrusu ben sunardım, o karar verirdi. 15 dakikada iş biterdi. Resimleri matbaalardaki klişehanelere gönderirdik, 2 ila 3 saat içinde o resimler çinko kalıba çıkarılırdı. Daktilo ve ajans bültenleri ile hazırladığımız haberleri matbaaya gönderirdik. Orada onlar Lynotype ve Entertype adı verilen makinelerde operatör tarafından dizilir, çıkan harfler kurşun kalıplar hâlinde alt alta sıralanırdı. Bu haber blokları mürettipler tarafından demir sayfa kalıplarına yerleştirilir. Sonra bu sayfalar preslerde makinelerinde üzerlerine konulan ve adına matris edilen mavi renkli kalın kartonlara çıkarılırdı. Bu kartonlar rotatif adı verilen baskı matbaasına gönderilir, orada iki kalıp hâlinde yarım daire şeklinde dökülür, freze makinesinde çapakları alınır sonra, rotatifin silindirlerine yerleştirilirdi. Bir dönüşte iki gazete basılırdı. Önce renk ayarı yapılır, sonra tam yol verilirdi. Matrisler Anadolu’daki baskı merkezlerine vasıtalarla gönderilirdi...
Rotatiflerde basılan gazeteler dağıtım şirketlerinin kamyonları ile çevre iller ve ilçelere oradan da bayiler vasıtasıyla vatandaşa ulaştırılırdı. Gazeteciliğin hem hazırlanış hem de teknik açısından en zor dönemiydi. Ama o kadar tatlı hatıralardı ki, hayali bile cihan değer...
***
TÜRKİYE GAZETESİ-Doğruları yazar, hak ve hakikatten şaşmaz. Hainlerin saldırılarından asla yılmaz. İslamiyet’ten zerre taviz vermez. “Bizim Sayfa”sı vazgeçilmez. Örf ve âdetlere bağlıdır. Sapıklar düşmanıdır. Şanlı tarihini savunur. Yıkıcıları kalbinden vurur. Sorumluluk taşır; 86 milyonun baş tacıdır. Tahriklere kapılmaz. Gerçeklerden taviz vermez. Devletinin yanındadır düşmanların karşısındadır...
Necmettin Batırel'in önceki yazıları...