Çatlayın emi!

A -
A +
Dünya siyasi, ekonomik, sosyal, her bakımdan büyük bir dönüşümden geçiyor ve bu süreçte zengin ülkelerin dünya ekonomisindeki payı azalıyor. Zenginlerin üretimdeki payı azalırken, gelişmekte olan ülkelerin dünya üretimindeki payı artıyor. Öyle ki, gelişmekte olan ülkeler, 10 yıl önce dünya üretiminin üçte birini yaparken bugün artık yarısından fazlasını üretiyorlar. Çin, Brezilya, Rusya, Hindistan, Türkiye, Meksika, G.Kore ve Endonezya için bu durum ciddi bir dönüşümü işaret ediyor. Gelişen ülkeler dünya üretiminin fazlasını yaptıkları için kaliteli insan yetiştirmede ve teknolojik değişimde öne geçiyorlar. Türkiye yılın ikinci çeyreğinde tüm tahminleri altüst ederek yıllık bazda %4.4 büyüdü. Eloğlu bu rakamı alkışlamayı bırakın yerden yere vurdu. Türkiye'nin kredi notunu "yatırım yapılabilir" seviyeye çıkarmamak için direnen reyting kuruluşu Standard & Poor's büyümede dünya üçüncüsü olduğumuz gün ilginç bir açıklama yaptı. Beklentileri aşarak yüzde 4.4 çıkan ikinci çeyrek büyümesi yılsonu için umut verirken, kredi derecelendirme şirketi 'karamsar' tablo çizdi. Kuruluş "Türkiye 2013'te büyümede hız kesecek. Art arda gelen seçimler ve zayıflayan büyüme görünümü nedeniyle bütçe açığı artacak, yorumu yaptı. 
Yılın ilk 6 ayında bütçe 3.1 milyar TL fazla verdi. Geçen yılın aynı döneminde bütçe açığı 6.7 milyar liraydı. Faiz giderleri geçen yılın ilk altı ayında 26.2 milyar lira tutuyordu bu yılın ilk altı ayında faiz giderleri 23.3 milyar liraya geriledi. Ve kamu borç stoğunu azaltan faiz dışı fazla geçen yıl ilk altı ayda 19.5 milyar lira olurken bu yılın ilk altı ayında 26.3 milyar liraya yükseldi. Böylece bu yıl bütçe açığı hedefin altında gerçekleşecek. bütçede borçlanma vadeleri de uzadı. Nakit borçlanmanın ortalama vadesi 2002'de 9.4 ay düzeyindeyken şimdi 71.8 aya yükseldi. Bu gelişmenin özeti; 2002'de Hazine'ye borç verenler bir yıl vadeyi bile çok görürken şimdi 6 yıl vadeyle borç veriyorlar. Hazine'ye uzun vadede müthiş bir güven oluştu... Bütçedeki bu başarı kimin? Ekonomik programı tavizsiz şekilde uygulayan hükümetin. Yani başbakanın.. Bütçe disiplinini koruyan, taviz verdirmeyen Tayyip Erdoğan, işte bunun için hedef tahtası oldu. Son on yılda hazinenin faiz giderlerinin milli gelire oranı %14.8'den yüzde 3.4'e geriledi. 2002'de Hazine nakit borçlanma ortalama maliyeti yüzde 65 düzeyindeydi. Aynı dönemde enflasyon yüzde 29.7 olarak gerçekleşmişti. Yani reel faiz oranı yüzde 35.3 düzeyine tırmanmıştı.  Enflasyon bugün 8.. Yılsonu hedefi 6.5.. Yani reel faiz 0.2 olacak.. işte bu tablo hortumcuları çıldırtıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.