Çek elini üstümden

A -
A +

1994 yılında kredi notumuzu üstüste iki defa düşürerek bizi tek kelime ile berbat eden bir uluslararası derecelendirme kuruluşu var. Adı: Standard and Poor's. Dış finans çevrelerindeki itibarımızı yerin dibine geçirdi. Olayın üzerinden 3 yıl geçtikten sonra ABD kongre üyelerinden biri açıkladı: "S&P'nin Türkiye hakkında aldığı bu karar tamamen siyasi idi"... Evet geçtiğimiz Cuma günü aynı kuruluş bizim hakkımızda bir not daha verdi: "Türkiye'nin kredi notu, negatiften durağana çevrilmiştirrr". Bu açıklama üzerine borsa bir anda toparladı, dolar inişe geçti, herkesin yüzü bir anda gülmeye başladı. IMF heyeti bugün Ankara'ya geliyor. 11. gözden geçirme toplantısının yanısıra yeni bir stand-by anlaşması için son rötuşlar yapılacak. Ve Kasım ayı enflasyon rakamları yine bugün açıklanacak. Özetle söylemek gerekirse son derece hareketli bir haftaya girdik. Borsa kredi notundaki bu iyileşmenin verdiği moralle yükselişle açılacak. Yabancı yatırımcılar yine alım yapıyor, denilecek ve fiktif işlemlerle endeks bir anda 12 bin puanın üzerine taşınacak. Enflasyon patlayacak Ancak bu arada gözlerden kaçan olumsuz gelişmeler de var. Bunlardan birincisi yine Cuma günü akşam saatlerinde "Toprakbank'ın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredildiği" ilan edildi. İkincisi Kasım ayı fiyat artışları beklenen rakamların üzerinde çıkabilir. Tahminler toptan eşyanın %4-4.5, tüketicinin ise %4.5-5 arasında olacağı şeklinde. Ancak 11. ayda hemen her gün özel sektör başta olmak üzere sabit tüketim malı fiyatlarına zam geldi. Enflasyon Ekim ayında olduğu gibi yine sürpriz yapabilir. Bizim hesaplamalarımıza göre tüketici fiyatları yüzde 7, toptan eşya yüzde 5.5 oranında artış gösterecek. Borsa bu rakamlardan kötü nem kapabilir. Merkez Bankası, bu rakamlara bakarak faiz kotasyonlarını asla indirmeyecektir. Bugün yine piyasalar açısından önemli bir konu olan Hazine'nin Aralık ayındaki iç borç ödeme planı belli olacak. Kıbrıs konusunda gerginliğin artması ve Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin soğuması piyasalarda hiç de hoş gelişmeler olarak değerlendirilmiyor. Yarın ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell Ankara'ya geliyor. Yapılacak görüşmeler sonunda özellikle Irak'la ilgili sızacak bilgiler büyük yankı uyandıracak. IMF boğuyor Hafta sonunda gündeme giren bir başka konu da IMF heyetinin Türkiye'ye vereceğini bildirdiği 14 milyar dolarlık kredinin yanısıra bankalar için de yeni bir kredi açacağının sinyallerini vermesiydi. Evet IMF dolarları veriyor, Türkiye kurtuluyor.. Mu acabaaa? Bataklığın tam ortasında, yarı belimize kadar çamura gömülmüş durumdayız. IMF'nin yaptığı yardımlar üzerimizdeki yükü arttırarak bizi biraz daha batırmaktan başka bir işe yaramıyor. IMF ne istiyor? Güçsüz, işsiz, üretimsiz, ele-güne muhtaç bir Türkiye.. İki yılda anamızı ağlattı, artık herkes farkında fakat iş işten geçti. Hükümetin uygulamaya koyduğu ilk program IMF onaylı değil miydi? Eveeet!.. Peki bu programdaki sabit kur sistemini kafamıza vura vura uygulatan IMF değil mi? Eveeet!... Daha sonra bu sistemin işlemeyeceğini görünce bize yüzde 80'lik bir devalüasyon yaptırarak kur sistemini değiştiren de yine IMF değil mi? Evet.. Evet.. Evet... Kedi-fare oyunu Bu IMF bizim kanımızı emiyor, anlamıyor. IMF politikasını uygulayarak dünyada kurtulan tek bir ülke var mı? O kadar korkunç bir kısır döngü içine girdik ki, kımıldayamıyoruz. IMF, "Ey Türkiye, sen birşey üretme, bende herşey var, diyor"Biz de "Hayy haayyy" diyoruz. IMF, "Dışardan borç bul, her istediğin malı al, ben sana kefilim" diyor, bize de "Emrin olurrr" diye cevap veriyoruz. Uluslararası piyasalardan 500 milyon dolar, 500 milyon Euro... tahvil satıp para buluyoruz. Türkiye 1945'deki savaş yıllarına geri dönüyor, kimse bu gerçeği görmüyor. Üçüncü çeyrekte yüzde 8.5'luk küçülme rakamları kesinleşti. Dördüncüsü de bundan aşağı kalmayacak. İşte Türkiye'nin hali "Körlerle sağırlar, birbirini ağırlar".. Hükümet koltuğunu kaptırmamak için IMF'ye yamanmış, "Ne dersen O'dur" diyor. IMF, ABD'nin siyasi istekleri doğrultusunda bizimle kedi-fare oyunu oynuyor. Hangi deliği açarsa biz oradan geçiyoruz, kaparsa bekliyoruz. Standard and Poor's'un son açıklamasının siyasi temele dayandığını anlayın artık. Doğalgaz çiftliği Elektrik fiyatını da doğalgaza ödediğimiz faturayı da patlatan IMF'den başkası değil. Adamlar verdikleri niyet mektubunda neredeyse gidecekleri tuvaleti bile sorup izin alacaklar. Bu mektupta herşey yazılmış, tek tek belirtilmiş. Doğalgazın kilogramını Türkiye Rusya'dan kaç paraya alıyor biliyor musunuz. Sıkı durun: Tam 0.15 cente.. Yani 225 bin liraya. Vatandaşa maliyeti son zamla ve KDV'si ile birlikte ne kadar oldu: Kilogramı tam 400 bin lira.. Yani ikiye katlandı... Bir hizmete zam elbette yapılır ama bu insaf sınırlarını patlatarak ne yapılmak isteniyor anlamak mümkün değil. Doğalgaz bir devlet hizmetidir, en az kârla vatandaşa yansıtılmalıdır. Herkesi bu yakacağı kullanmaya zorluyorlar, ardından zamlarla inletiyorlar. Bugün ne kadar az yakarsanız yakın, bir dairenin aylık vereceği para 75 milyon liradır. Utanmadan bir de bu fiyatın üzerinden Akaryakıt Tüketim Vergisi alacaklar. Yetkililer ne diyor: "Kullanmayın efendim". Yani donun. "Yemeyin" yani ölün.. Soruyoruz: "Bu vatan bizim mi?!." İndirim palavrası Üretim durunca, işsizlik patladı. En kötü işsizlik ise eğitimli insanlar arasında görüleni. Bu oran Ekim'de yüzde 17'den yüzde 23'e çıkmış. İç talep durunca mal da üretilmiyor. Az sayıda imal edilenler ise yüksek fiyata satılıyor. Asıl bomba 2002'de patlayacak. Zira vatandaş elinde avucunda yıllardan beri biriktirdiği ne varsa sonuna kadar tüketti. Halk pazarlara saldırıyor. İndirimli satış palavrasına hiç mi hiç inanmıyoruz. İndirim yaptığını söyleyen o firmaların daha önce mal etiketlerine bir bakıldığında ortadaki oyun açıkça görülüyor. 80 milyonluk gömleği üzerinde çarpı işareti bulunan 120 milyonluk dev bir kağıt parçasıyla 75 milyona düşürmüşler.. "....Ama yine kazanıyoruz" diyor kendisiyle röportaj yapılan bir mağaza sahibi.. Her hal ve her şartta kârdasınız beyefendi. İndirim yapan firmalara bakın hepsi de süper lüks giyim marketleri. Alış-veriş yapanlar da o mağazaların müdavimleri.. Mallar kapanın değil, zenginin elinde kalıyor, fakir fukara kesim bırakın o yerlerden alış-veriş yapmayı, o dev marketlerin yerini dahi bilmiyor. Siz tekstil değil de gıda üzerinde indirim yapabiliyor musunuz? İşte gerçek satış o zaman ortaya çıkar. Fakirler o zaman sevinir. Milletin karnı aç, siz üzerine yaldızlı elbiseler giydirmeğe çalışıyorsunuz. Çek elini üstümden, bre gafil!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.