Küresel piyasaların şaftı kaydı! Çin'de imalat endeksindeki bozulma, büyüme hızının düşük çıkacağını net bir şekilde ortaya koydu. FED Başkanı Yellen, "belirsizlik artıyor, enflasyon zayıf, FED'in faiz artışına gitmesi için beklemeye ihtiyacı var" sözleri ne kadar endişeli olduğunu gösteriyor. Gelişmekte olan ülke para birimlerinde sert kayıplar yaşanıyor. Türkiye'de 5 yıllık kredi iflas risk primi (CDS'ler) yılbaşına göre ikiye katlanmış durumda. Ocak ayında 154 olan primler bugün 314'e çıkmış durumda. 7 Haziran'dan bu yana artış %50'yi buldu. Yani piyasalarda kredi riski yükseliyor. Bu tablo karşısında Türk lirası eriyor. Döviz sepeti 3.25 TL ile rekor düzeyde. Kurlardaki artış, döviz borcu olan şirketlerin yükünü arttırıyor. Merkez Bankası rakamlarına göre, finansal kesim dışındaki firmaların 2014 Aralık ayında net döviz pozisyon açığı 183 milyar 243 milyon dolara yükseldi. TL cinsinden hesaplandığında dolar kuru yılbaşındaki 2.33 TL'den 3.05'ye yükseldi. Bu durumda yılbaşından bu yana özel sektörün döviz borcu 72 milyar TL artmış oldu. Borsa İstanbul'da işlem gören 317 şirket Türkiye GSMH'sının yüzde 20'sini oluşturuyor ve bu şirketlerden yüzde 58'i, yani 185 tanesinin açık döviz pozisyonu var. Açık pozisyonu olan 44 firmanın döviz geliri yok. Rapora göre kur riski yüksek sektörler elektrik üretimi yapan firmalar ve gayrimenkul yatırım ortaklıkları...
Firmalar için bu borcun niteliği önemli. Bu borcu ne zaman aldılar, hangi döviz maliyetleri ile bu borç tahakkuk edip bilançoya girdi, güncel kurla bu borcun TL maliyeti şu an nedir, ne kadar fark oluştu gibi noktalara bakmak lazım. Eğer firma net açık döviz pozisyonu taşıyorsa; yani döviz borcu, döviz varlıklarından fazlaysa, risk oluşumunu anlatmak üzere örnek bir hesap şöyle yapılabilir:
Diyelim ki bir yatırımınız için bankadan 5 yıl vadeli 100 milyon dolar kredi almıştınız. Bu borcu siz örneğin kur 2.330 TL iken almıştınız, aradan 9 ay geçti ve bugün dolar kuru 3.050 olmuşsa; şu an bu borcu kapatmak isteseniz, faiz hariç şimdi 72 milyon TL fazla maliyet ödemeniz gerekir ki; bu bir zarar oluşumudur ve siz şimdi bu krediyi ya da borcu TL'ye dönmek isterseniz, oluşmuş bu 72 milyon TL kur zararını kemikleştirir ve gelir tablonuza kur farkı zararı olarak yazmış olursunuz. Eğer gelecekte kurun daha da yükseleceğine inanıyorsanız, bu durum göze alınabilir. Veya "artık kur bu kadar artmış, olan olmuş, biz şimdi bu zararı kemikleştirmeyelim, nasıl olsa borcumuzun ödeme vadeleri var, bu vadelerde kur belki geriler" diye düşünülebilir. Ama ticaret kumar oynama sanatı değildir! Özetle, bir firma döviz borçlanıyorsa, kendisini hedge (sigorta) etmesi yani korumaya alması şarttır. Eğer o borç alındığı anda riskten korunma yapılmıyorsa, bilinçli risk alınmış demektir... Firmanın gelir oluşumu TL ağırlıktayken, bilançoda kendini döviz borcuyla finanse etmek istemişse bu çok büyük bir hatadır...
Son söz: Elin parasıyla gelin alınmaz...