Hükûmet seçimlerden sonra ekonomide tarih yazıyor. Zangoçlar kahroluyor. Beter olsunlar... Vatandaş 28 Mayıs’ta tercihini istikrardan yana kullandı, Cumhur İttifakı yeni bir zafer daha kazandı. Seccadenin üzerinde poz veren CHP lideri çok ağır tokat yedi. Peki ne oldu da, 2 ayda ülkenin çehresi değişti? Bir defa Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankasında uluslararası deneyime sahip, liyakat sahibi ekip işbaşına getirildi. Bunların yaptıkları ilk iş genel kabul görmüş Ortodoks politikalara geçmek oldu... Sürekli yapılan toplantılarda iş dünyasının belirlenen problemlerine yıldırım çözümler getirildi. Yakın ilişki kurulan uluslararası finans çevreleri, Türkiye’deki yatırım fırsatları tek tek anlatılıp güvence verilerek ikna edildi.
Kısa sürede sonuç alındı.
Türkiye’nin risk primi pandemi öncesine düştü. Yabancı yatırımcılar borsa İstanbul’da 11 yıldan beri ilk defa 9 hafta üst üste pozisyon açarak 2 milyar dolar tutarında hisse senedi satın aldı. BİST zirveden zirveye koşuyor.
Londra ile swap kanalları yeniden açılıyor. Merkez Bankasının brüt rezervleri 115,6, net rezervleri 1 haftada 4,8 milyar dolarlık artışla 16 milyar dolara yükseldi. Vatandaş tasarruf amacıyla aldığı dövizi satmaya başladı. Bireysel döviz hesapları geçen hafta 2,4 milyar dolar azaldı, toplamda 102,1 milyar dolara geriledi. Haziran ayında sanayi üretimi depremden bu yana en hızlı artışı yaşadı. Yıllık %3 daralması beklenen üretim 0,6; aylık bazda %1,6 arttı. İmalat sanayi sektörü endeksi yüzde 2,1 yükseldi. İşsizlik oranı 9,6 ile tek hanede kaldı. Uluslararası kredi kuruluşu Moody’s bu olumlu gelişmeler karşısında şapka çıkardı "Bu kadar kısa sürede elde edilen başarı bizi şaşırttı. Ortodoks politikalar sürerse Türkiye’nin kredi notu artar" dedi. Türkiye ile ilgili yayımladığı raporda, uygulanan ekonomi politikalarının kredi görünümü için olumlu olduğunu açıkladı. Ve ekledi: Eski politikalara kesinlikle dönmeyin.
2013 yılında Moody’s Türkiye’ye yatırım yapılabilir ülke notu vermişti. Bu tarihten sonra siyasi baskılar sonucu tam 6 kademe aşağı çekti. Moody’s hâlihazırda Türkiye’nin kredi görünümünü durağanda tutuyor. Raporda, durağan görünümün dengeli riskleri yansıttığı belirtiliyor. Bakan Şimşek, Moody's raporu sonrası yaptığı paylaşımda uluslararası normlara uygun politikaları uygulama konusunda kararlı olduklarını bunun da kredi notuna yansıyacağına inandıklarını söyledi. Uluslararası derecelendirme kuruluşları ülkelerin ekonomileri değerlendirilerek bir kredi notu belirlenir. Bu notun yükselmesi ekonomik yapının sağlamlaştığının kabulü anlamına gelir. Kredi notu artan ülkeye doğrudan yatırım yağar. Fon girişi büyük oranda artar. Türk lirası değer kazanır, kurlar gevşer, maliyetler azalır. Sonuçta enflasyon düşüşe geçer... Görüyorsunuz değil mi, ahçı (hükûmet) usta olunca, ortaya nasıl muhteşem yemekler çıkıyor. Elinize sağlık.