Hassas denge!

A -
A +
Gelirle tüketim arasındaki farka tasarruf denir. Tasarruf para biriktirme yeni yatırımlar oluşturmak için para ayırma bu parayı bankaya ya da faiz getiren başka bir yatırım aracına vererek ekonomide yeniden işlenmesini sağlamaktır. Günlük dilde ise tasarruf genellikle para biriktirme, masrafları kısma anlamında kullanılıyor. Türkiye'nin son dönemde en fazla tartıştığı konuların başında gelen cari açık sorununun nedenlerinden biri tasarruf eksikliği. Türkiye, büyümede sayılı ekonomiler arasında yer alıyor. Buna karşılık büyümesi istikrarlı değil. Yani inişli çıkışlı bir eğilim izliyor. Bir bakıyorsunuz yüzde 9 büyümüş bir bakıyorsunuz yüzde 4 büyümüş, ertesi yıl küçülmüş, sonra tekrar yüzde 8 büyümüş. Bu iniş ve çıkışlar yatırım ortamını bozuyor.   Türk ekonomisinin en ciddi sorunlarından biri cari açık... Bu durum tasarrufların yatırımları karşılamadığı anlamına geliyor. Aradaki fark dış borçlarla kapatılıyor ve bu defa da dış borçlar kontrol edilemez şekilde artıyor. Dış borç büyürken cari açık yükseliyor ve ekonominin kırılganlığı artıyor. İşsizlik yayılıyor, enflasyon yükselişe geçiyor, bütçe bir türlü denge sağlayamıyor.. Peki, bu açık nasıl kapanacak. Yatırımdan vazgeçmek söz konusu olamaz. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin daha da büyümesi gerekiyor. Bu da yatırımların artmasını zorunlu kılıyor. Akla ilk gelen çözüm tasarruf oranının artırılması. Öyle ya, madem ki cari açık tasarruf ile yatırımlar arasındaki farktan kaynaklanıyor, bu fark kapatılırsa cari açık da ortadan kalkar mı? Çok zor. Bakın tasarruf düğmesine fazla basarsanız bu defa yatırımlar duruyor, ekonomi resesyona giriyor... ekonomi biraz düzelir gibi olduğunda tasarruf oranı hızla inişe geçiyor. Türk lirasının değerlenmesi, faizlerin düşmesiyle birlikte büyük bir tüketim çılgınlığı baş gösteriyor.. Türkiye tasarruf oranı düşük olan ülkelerden biri. Ve bu oran düşmeye devam ediyor. Türkiye'de 1998 yılında yüzde 23 dolayında olan toplam tasarruflar/GSYH oranı 2012'di yüzde 14 düzeyine indi. O zaman dengeli tasarruf etmeliyiz. 
Geliri olan herkesin tasarruf etme potansiyeli vardır. Yani, gelir varsa, tasarruf etme imkanı da söz konusu olabilir. Ancak tasarruf, sadece gelirden daha az gider varsa mümkün olabilir. Öyleyse, tasarruf sahibi olabilmek için gelirlerimizin giderlerimizi aşması gerekir.  Çok farklı gelir gruplarındaki bireylerden göreceli olarak daha yüksek geliri olan biri, geliri daha az olan birine göre daha düşük oranda veya miktarda tasarruf ediyor olabilir. Bunun çeşitli nedenleri olmakla birlikte, geliri iyi yönetememe, yüksek gelir seviyesindeki kişilerin harcama alışkanlıklarından vazgeçememesi ve hepsinden önemlisi tasarruf bilincinin zayıf olması veya en kötüsü, böyle bir bilincin hiç olmaması bu ilginç çelişkinin ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu nedenle, tasarruf denilince mutlaka yüksek gelir sahibi olmakla bağlantılı bir durum akla gelmemelidir. Tasarruf etmek, özünde bir bilinç ve disipline dayanır. Tasarruf etmenin önemine vurgu yapan çok sayıda atasözümüz vardır. Örneğin, "Damlaya damlaya göl olur!" sözünü bilmeyenimiz yoktur. Peki kaçımız bunu uyguluyoruz? 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.