Hiçbir zaman!

A -
A +

14 Aralık operasyonu Türkiye ile Avrupa Birliği arasında gerginliğe yol açtı deniliyor ama asıl sorun, gözaltı süreci değil. Türkiye'nin çok boyutlu anlaşmalara imza attığı Rusya ile yakınlaşması.. Geçen hafta Ankara'ya apar topar bir ziyaret gerçekleştiren AB heyeti, Türkiye'den (Rusya'ya uyguladıkları yaptırımlara uymasını) istedi. Ukrayna krizi dolayısıyla AB, Rusya'ya ekonomik ambargo uygulamaya başlamış Rusya'nın enerji devlerine kapılarını kapamıştı. Türkiye'nin bu aşamada aktif rol oynamasını hazmedemediler, işi operasyonlara bağladılar. Ankara'yı ziyaret eden Putin, yaşanan ekonomik krizin ardından Türkiye ile iş birliği konusunda çok kritik açıklamalarda bulunarak, Türkiye ile yapılacak anlaşmalarda gizli saklı olmayacağını da söyleyerek Avrupa'ya gözdağı verdi. Türkiye'de hükümet aleyhtarı çevreler, bu gelişmeyi AB ile ilişkilerimiz bozulacak, yandık bittik, diye sunuyor. Oysa Türkiye, AB'ye tam üye olmadan gümrük birliğine giren tek ülke. Bu ilişki dayanılamaz hâle geldi. AB, bizi kendi üyesi bir ülke gibi görüp yönetmeye kalkıyor. Türkiye'nin bulunduğu coğrafi konum bol seçenekli olmayı gerektiriyor. Hem Asyalı hem Avrupalıyız. Bütün coğrafyalarla yakın iş birliğimiz var. ABD bile neredeyse Şangay ittifakının içine girmek istemedi mi?..

Türkiye'nin büyük bir çoğunluğu AB üyesi olmak istiyor. Bir Fransa gibi İngiltere gibi, en azından sonra üye yaptığı bir tam üyelik, serbest dolaşım hakkı olan standardı ve farklılığı olmayan bir tam üyeliği isteyen taraftayız. Gümrük Birliği 1996'da yürürlüğe girdi. Türkiye Avrupa Birliğine üye oluncaya kadar bunun geçiş düzenlemesi olduğunu düşünüyorduk. Ama aradan 17 yıl geçti, ses yok. Biz sürekli vermeye devam ediyoruz. AB'nin üçüncü ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmaları bize büyük zarar veriyor.

Bakın sistem nasıl çalışıyor: AB, bizim adımıza serbest ticaret anlaşmaları imzalayarak bizim gümrük vergilerimizi düşürüyor. Ama Türkiye'nin ihraç malları için karşı ülkenin gümrük vergilerini aynı seviyede tutuyor. Böyle bir sistem olur mu? AB'nin yaptığı anlaşmalara otomatik olarak uymak zorundayız. Bu sürdürülebilir bir durum mu? Elbette ki hayır! Ya biz karar mekanizmasında yer alacağız, ya da AB bizim adımıza anlaşma yaparken masada olacağız. Bizim evet demediğimiz bir anlaşmayı AB nasıl kabul eder?

Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev bir gazete için yazdığı makalede bu konuya son noktayı koyuyor. Medvedev, Rusya ile arası bozulan Ukrayna'nın Avrupa Birliği yolunu seçmesinin gerçekçi olmadığını Türkiye'yi örnek göstererek eleştiriyor. Medvedev, "Ukrayna ne zaman AB'ye girecek? Sorusuna Türkiye'den sonra diye cevap veriyor. Peki Türkiye ne zaman AB üyesi olacak? Denildiğinde noktayı koyuyor: "Hiçbir zaman!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.