İşte reçete!

A -
A +
Ekonomide işler iyi gidiyor, Türkiye şantiyeye döndü. Yollar yapılıyor, fabrikalar kuruluyor... Kredi notumuz yatırım yapılabilir seviyeye çıkarıldı. Her şey iyi güzel de büyüme hızımız çok düşük. Gayri safi yurtiçi hasılada yıllık %2.2'lik artış bizim için resesyon, yani ekonomide durgunluktur. Çarklar yavaş dönüyor... 2023 yılı için öngörülen kişi başına milli gelir hedefi 25 bin dolar, ama son 5 yılda 10 bin dolarda takıldık kaldık. Açıklanan göstergelere baktığımızda işsizlikle mücadelede önemli kazanımlar elde ettiğimizi ama ihracatta 11 milyar dolarda kilitlendiğimizi görüyoruz. Konut fazlası oluştuğu için sektörde satışlar bıçak gibi kesildi. Dikkat edin tüketici kredilerinde artış var, ticari kredilerde değil. Bunun anlamı şu; vatandaş ihtiyacını aldığı maaşla göremiyor, kredi kullanıyor... Peki bu tablo nasıl aşılır? Türkiye o eski şaşaalı büyüme günlerine nasıl döner? Çok kolay. İki yol var. Çalışanların maaşını arttırın, vergileri düşürün... Bakın o zaman Türkiye nasıl koşuyor, insanların yüzü gülüyor, esnaf bayram ediyor, görün. Piyasaya fazla para girerse enflasyon olur, deniliyor. Biraz olur, ama dengeleri bozacak kadar değil. Bakın çok para çok talep demek, tamam. Ama aynı zamanda çok üretim de demek. Devletin görevi rekabet ortamını kurmak ve denetlemek. Bu durumda özel sektör birbiriyle yarışacak, herkes kendi malını satabilmek için, fiyat kıracak. Vergiler düşünce gelir kaybı yaşanmaz tam tersi gelir artar. Niye, çünkü çok satış çok vergi getirecek. Türkiye'de tasarruflar düşük kalıyor zira adam aldığı parayla ayın sonunu bile getiremiyor. Maaşı artarsa, elinde ihtiyacından fazla para kalır...
Tasarruf, elinde tuttuğu varlık veya para miktarının artması demek. Eğer tasarruf edilen paralar yastık altında tutuluyorsa yani ekonomik hayatın dışında bırakılıyorsa, ortada güven bunalımı var demektir. Tasarrufu artan kişinin durumu iyileşir, toplumun refahı artar. Tasarrufların çoğu bankalardaki hesaplardan, hisse senedi ve tahvillere kadar zengin bir yelpazede finansal araçlara dönüşerek ekonominin çarkları arasına girer. Yani bu tasarruflar yatırım harcamalarına gider, dolayısıyla tüketime dönüşür. Uzun vadeli istikrarlı ekonomik kalkınmayı sağlayacak sürdürülebilir sermayeye ancak böyle ulaşılır. Ekonomiyi yönetenler, nedense doğrudan tüketime giden harcamaları görür de, tasarrufların sermayeye, sermayenin de yatırımlara dönüşmesini fark etmez. İşte reçete: "Söyledim sana işin özünü, ister sarıl, ister bırak sözümü."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.