Karar verin!

A -
A +

Avrupa'da liderler global krizi son derece kötü yönetti... Sonunda hem kendi koltuklarını kaybettiler, hem de ülkelerini içinden çıkılmaz bir problemle karşı karşıya bıraktılar. Amerika da bu tablodan oldukça rahatsız, ama (önce can, sonra canan) diyor. İrlanda, Portekiz, Yunanistan ve İspanya'dan sonra çanlar şimdi İtalya için çalıyor. İtalya ve İspanya borçlarını ödemek için ihale düzenliyor. Ama her defasında daha yüksek maliyetle yeni borçlanma yapıyorlar. Yani sırtlarındaki yük ağırlaşıyor. Böyle bir süreçle büyüme sağlanabilir mi? Elbette ki hayır! Peki büyüyemeyen ülke borçlarını ödeyebilir mi? Elbette ki hayır! Şu anda direniyorlar ama sonunda Yunanistan'ın durumuna düşecek, borçlarımızı silin, diyecekler. İspanya'da konut sektörü, kriz sonrası çöktü. Banka sistemi ve özellikle konut kredisi veren 'caja' denen kurumlar büyük zarar gördü. Batık mortgage kredilerinin toplamının 180 milyar euro olduğu söyleniyor. Devlet bu kurumlara sermaye koymaya mecbur oldu. Bu nedenle ülkenin bütçe açığı çift haneye çıktı, borç sorunu GSYİH oranı olarak yüzde 80 düzeyine tırmandı. Bankalar sermaye açıklarını kapatamadı, AB'den resmen yardım istemek zorunda kalındı. Ortaya 100 milyar euro'luk bir kredi balonu atıldı, piyasa bu oyunu yutmadı, zira en az 400 milyar euro'luk kurtarma operasyonu olması gerektiğini herkes biliyor. İspanya'da borç faiz oranları felaket düzeyine yükselmiş durumda. İtalya Avrupa'nın üçüncü büyük ekonomisi. Borçluluk oranı İspanya'nın iki misli! Ama banka sisteminde sorun küçük. İtalya'nın sorunu aşırı vergi kaçağı yüzünden büyüyememek. Borçlanma faizi bugünkü yüzde 6'nın üzerindeki seviyelerde kalamaz. İtalya'nın kurtarma operasyonu için 1 trilyon euro üzerinde bir destek lazım ki, şu anda ne AB'de, Ne IMF'de böyle bir kaynak var... Tek çare kemerleri gevşetmek. Profesör Roubini diyor ki: Vergileri azaltın, maaşları yükseltin insanlar daha çok para harcasın... Yeter mi? Yetmez. Hükümetler kamu harcamalarını arttırmalı. Eğitim, sağlık ve inşaat sektörünü canlı tutmak lazım. Eski binaları yıkıp yenilerini yapmalı, sağlık hizmetleri ucuzlatılmalı. Petrol 30 dolara inmeli. Kamu harcamaları piyasalarda kelebek misali etkileşim meydana getirir. Devlet harcama yaptıkça, para çoğalır, enflasyon yükselir, faizler onu izler. Ekonomik gözle bakılınca, bu iyi bir resim değil. William Shakespeare (to be or not to be) olmak ya da olmamak, demiş. Bunu günümüze uyarlıyorum, (to die or not to die) ölmek ya da ölmemek. Karar verin!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.