Kırkbir kere Maşallah!

A -
A +

1990'lı yıllar boyunca izlenen popülist?politikalardan dolayı, devlet dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar yüksek faiz oranlarıyla borçlandı. Borç ödemelerini zamanında yapabilmek için, 3 ve 6 aylık kısa borçlanma ihalelerine giriliyordu. Ama her defasında borç yükü azalacağı?yerde?artıyordu, zira faizler tutulmuyordu. Sonunda duvara tosladık. Ahmet Necdet Sezer'in; Ecevit'in yüzüne fırlattığı anayasa kitapçığı bardağı taşıran son damla oldu. Sonunda duvara tosladık. 2001 yılındaki ekonomik kriz 1990'lı yıllar boyunca sürdürülen borcu borçla finanse etme politikasının kaçınılmaz sonu oldu. Acil önlem için, hükümet Kemal Derviş'i ABD'den getirtti. Derviş, tüm finans sektörüyle bir araya gelip, İstanbul Yaklaşımı adı verilen bir plan üretti. Meclis, finans sektörünü yeniden düzenleyen kanunları çıkarttı ve Türkiye'yi bir süre sonra tekrar rayına oturttu. Bankalardaki görev zararları silindi.?Yani?tabir caizse biz binayı yıktık, yeniden yaptık. Türkiye'nin en büyük avantajı, biz krizdeyken yurtdışında işlerin normal rayında gitmesiydi. 2 yılda toparladık. 2002 Kasım'ında Ak Parti hükümeti iktidara geldiğinde, reel faizler hâlâ %30-40'lar seviyesindeydi. Hâlâ devlet borç faizi ödemekten, uzun vadeli yatırımlara ayıracak kaynak bulamıyordu. Ancak aradan geçen 9 senelik görece istikrarlı büyüme döneminde, faizler %8'ler seviyesine kadar düştü. Artık eskisine göre çok daha düşük faizle devlet borçlanabiliyor.. Faizlerin %7.60 düzeyine indirilmesi tarihi bir başarı. Peki bu başarının ardındaki uygulamalar ve kişiler kimler?.. Şüphesiz kaptan köşkünde Başbakan Erdoğan ve onun emrindeki uzmanlar ordusu var. Kemal Derviş'in programını tavizsiz uygulayarak ekonomiyi adeta bataklıktan aldılar, zirveye çıkardılar. Bugün geldiğimiz noktaya bakın, gelişmiş ülkeler kırılıyor. İşsizlik anormal boyutlara ulaşmış durumda. Kimse yatırım yapmıyor. İnsanlar kendilerine iş bulacakları ülkelere göç ediyor. Liderlere güven yok. Alınan kararların sonuç vereceğine kimse inanmıyor. Türkiye son yıllarda gösterdiği performansla enflasyonu tek haneye indirmeyi başardı. Bunun temelinde yatan gerçek işsizliğin azaltılmasından geçiyor. Çalışan insan huzurludur, zira rahat para harcar, çoluğuna çocuğunu kimseye muhtaç olmadan geçindirir. Mutluluk, performansı arttırır, işletmelerdeki verimlilik artar. İşte bu yüzden dünya küçülüyor, biz büyüyoruz. Krizi fırsata dönüştürüyoruz. Bölgemizde de olumlu bir büyüme var ve bu da bizim için avantaj. Dev kuruluşlar yatırım için kuyruğa girmiş durumda.?Yılın?ilk?yarısında Türkiye'de şirket?satın alma ve birleşmelerinin tutarı?12?milyar?dolar. (Bu?rakam?2011'in?tamamında 14 milyar dolardı) Sonuç olarak?nazar değmezse Türkiye başarılı dönüşüm hikayesiyle ders kitaplarına konu olacak..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.