Kıyamet alameti!..

Sesli Dinle
A -
A +

Yer kabuğu üzerindeki kayaların gerilme, sıkışma gibi yüksek basınç sonrası fay hattı denilen kırıklar oluşur. Bu kırıkların birbirlerine sürtünmesi ile biriken gerilme enerjisi belli bir zaman sonra patlayınca faylar kırılır yer tabakasında hareketlilik yaşanır. Buna deprem (zelzele) denir. 130 atom bombası gücündeki 500 yıllık biriken enerjinin patlaması sonucu doğu ve güneydoğu bölgelerimizde tarihin en büyük felaketi yaşandı. 9 saat arayla iki defa 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki sarsıntılar sonunda 18 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetti…

 

Büyük depremlere kıyamet alameti deniyor Allah rahmet eylesin. Hadis-i şerifte, (Suda boğulan, yangında ölen, duvar ve enkaz altında kalarak ölen, şehittir) buyruluyor. "Japonya'daki depremlerde binalar yıkılmıyor" bilgisi yanlış. 1995 yılında, 7,2 büyüklüğündeki Kobe depreminde 100 bin bina yıkılmıştı. Toplam nüfusun %16’lık kısmına yaşatılan bu büyük acının şüphesiz büyük sorumluları var. Adli tahkikat başlatıldı, suçlular ortaya çıkacak. Kentsel dönüşümün ne kadar önemli olduğu anlaşıldı. Sadece İstanbul’da 1 milyon 800 bin konutun dönüştürülmesi gerekiyor. Tüm Türkiye’de ise bu rakam 7 milyon. TÜİK verilerine göre Türkiye’deki hane halkının yüzde 43,5’lik kısmı 2000 öncesinde inşa edilen depreme dayanıksız binalarda ikamet ediyor. Belediyeler görevini aksatmadan yerine getirseydi, bu kadar büyük bir acı yaşanmayacaktı. Ama kaderden kaçılmıyor. Evet tarihin en büyük felaketi ile sarsıldık, ama aynı şekilde tarihin en büyük kurtarma-yardım-paylaşma seferberliğini de yaşıyoruz. 

 

Deprem bölgelerinde 120 binden fazla görevli fiilen çalışıyor.  AFAD, Kızılay, Jandarma, TSK, Polis Teşkilatı ve Ulusal Medikal Kurtarma ekipleri 5 gündür uyumadan enkazların içinde zamana karşı bir mücadele veriyor. 24 saatte 8 bin vatandaşımız kurtarıldı. Binlerce iş makinesi çalışıyor. Maden işçileri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, iş dünyası, meslek örgütleri, ev hanımları, esnaf, vatandaş, 85 milyon tek yürek tek yumruk olmuş birbirleriyle yarışıyor. ABD, Avrupa Birliği başta olmak üzere Azerbaycan, Katar, Tayvan, Güney Kore, İsrail tüm dünya bizim için bütün imkânlarını seferber etmiş durumda. Yunanistan bile "biz artık Türk’üz" diyerek düşmanlığını bir tarafa bırakıp bu yarışa katıldı. Ama gelin görün ki, muhalefet güya eline fırsat geçmiş gibi hükûmete yükleniyor. Tuvalet yokmuş, gıda sıkıntısı varmış, yok havaalanını biz yapıyoruz sözleri. Ayıptır, yazıktır, utanın. Böyle günde birlik olun hiç olmazsa! Deprem bölgelerine yiyecek, içecek, battaniye, giyim eşyası yağıyor. Binlerce çadır kuruldu. Konteyner kentleri inşa ediliyor. Karavanlar getiriliyor, kimse aç ve açıkta değil. AFAD 3 öğün yemek dağıtıyor, oteller kapılarını açtı. THY 24 saat felakete uğrayanlara hizmet veriyor. Olağanüstü Hâl Meclis'te kabul edildi, 3 ay süreyle ticarette yolsuzluk yapanlar fitne fesat yayanlar, yağma yapanlar nefes alamayacak. SGK, deprem bölgelerinde prim borçlarını 31 Ağustos 2023'e erteledi. Sanayici ile deprem bölgesi arasında yardım köprüsü kuruldu Deprem bölgelerinde elektrik ve doğalgaz faturaları ertelendi 13,5 milyon litre arkaryakıt gönderildi. Depremzedelere yardımlar vergi matrahından düşülecek. Memur maaşları 4 gün erken ödenecek.

 

Bu kadar büyük ölçekli bir deprem 84 yıl önce Erzincan'da yaşanmış ve 33 bin kişi ölmüştü. Ne yazık ki, devlet bölgeye ancak haftalar sonra ulaşabilmişti. Yerle bir olan Tokat-Reşadiye'ye ilk Kızılay ekibi ancak 25 gün sonra gitmiş, enkaz kaldırma işi ise hiç yapılamamıştı. O günlerde devlet zayıf, ulaşım yetersiz ve iletişim imkânsızdı. İnsanımız o karlı aralık gününde çaresizce ölümü beklemişti. Bu felaketin üzerinden tam 60 yıl sonra 1999'da da devlet ortada yoktu. 3 gün sonra deprem bölgesine gidebilen dönemin Başbakanı Bülent Ecevit "Buradan Ankara'ya gerekli olan talimatları verme imkânım yok. Acı da olsa bu gerçeği bilmek zorundayız. Onun için tüm devlet kurumlarını derhâl buna çözüm bulmaya çağırıyorum. Az sayıdaki iş makinesiyle enkaz kaldırmaya çalışıyorlar" demişti. Devlet o kadar çaresizlik ve yıkım içindeydi ki, memur maaşları deprem için toplanan yardımlardan ödenmişti...

 

Bugün bambaşka bir Türkiye var. Cumhurbaşkanı Erdoğan 1 yıl içinde 10 şehri yeniden kuracağız diyor. Millet ona inanıyor. Çünkü bugüne kadar bütün verdiği sözleri tuttu. Van, Elâzığ, İzmir depremleriyle Giresun ve Kastamonu sel felaketlerinde devlet 1 yılda konutları sıfırdan yapıp sahiplerine teslim etti...

 

20 yılda millet olarak büyük acılar yaşadık. Ama başımızdaki dünya lideri sayesinde hepsinin üstesinden geldik. Ona sadece biz değil tüm dünya güveniyor. Bugüne kadar Rusya’ya yaptırım uygulamadığımız  için Türkiye’ye cephe alan ABD ve Avrupa artık bize düşmanca değil dostça yaklaşacak. Zira istedikleri ortam gerçekleşti.

 

Ekonomi ilk belirlemeye göre 4 milyar dolarlık darbe aldı, üretimin %18’ini karşılayan bölge devre dışı kaldı. Ama hiç endişeniz olmasın. Biz bunu çok rahat öderiz Merkez Bankasının kasasında 130 milyar dolar var. Bütçemiz kaya gibi. Pes etmek yok... Fabrikalarımız gece gündüz çalışır, üretir, satar biz bu açığı çok kısa sürede kapatırız. Acıları kalbimize gömer, birlik ve beraberlikle bu engeli aşarız. Yıkılanı yaparız. Yaraları sararız, birbirimizi kucaklarız, yeter ki fitne çıkarılmasın. 14 Mayıs seçimleri büyük ihtimalle kasıma ertelenecek. 10 Mart’ta durum netleşecek. Türkiye nüfusunun %15’inin etkilendiği bölge insanları felaketi unutup nasıl sandık başına gitsin? Önce hasar ortaya çıksın, yaralar sarılsın, gözyaşları dinsin, sonra tartışılır. Ya Rabbi bizlere bir daha böyle büyük bir acı yaşatma. Âmin...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.