Merkez bankalarının enflasyonla mücadele silahlarının en güçlüsü, şüphesiz faiz oranları. İkisi arasındaki ilişki genelde şu şekilde işler:
"Faiz artarsa talep azalacağı için enflasyon düşer, faiz azalırsa talep artacağı için enflasyon yükselir..."
Yüksek faiz ortamında tahvile alım gelir. Ama hisse senetleri şirket performanslarının zayıflamasıyla birlikte geriler. Ev alırken borçlanırsınız. Faiz arttığında, borçlanma maliyeti yükselir dolayısıyla ev alanların sayısı azalır. Yüksek faiz ortamında mal fiyatları pahalandığı için harcamalar kısılır. Bu da genel talepte bir düşüşe neden olur. Şirketler açısından bakıldığında ise, faiz artırımı, harcamaları kısmayı beraberinde getirir. Borçlanmak pahalı olacağı için, bazı yatırımlar ya ertelenir, ya iptal edilir. Faizi %10 iken kabul edilecek bir proje, %15'e çıktığında reddedilebilir, çünkü artık getirisi riski karşılamıyordur. Ayrıca faizler yükseldiğinde döviz kuru düşeceğinden, özellikle ihracat yapan şirketler kazançlarının önemli bir kısmını kaybeder. Yüksek döviz ithalatı azaltır. Görüyorsunuz yüksek faizin açtığı yara büyük.. En olumlu gelişme petroldeki gerileme.. Ama enerji fiyatlarındaki gerileme, gıda fiyatlarındaki yükselişin gölgesinde kalıyor...
Faiz artırımı azalan talep ve ithalat maliyetlerinin düşmesi ile birlikte enflasyonda da bir daralma beklenir. Tabii bu hemen gerçekleşen bir şey değildir, sonuçların netleşmesi en az 2-3 çeyrek sürer. Hükümetin bunu bekleyecek sabrı yok. 7 Haziran seçimleri öncesinde piyasaların bayram yerine dönmesini istiyor. Böylece oy oranını arttırarak, anayasa değişikliğini yapıp başkanlık rejimini referandumla gerçekleştirecek. Büyüyen ekonomide yüzler güler, kredi faizi düşerse tüketim çoğalır. Ama Türkiye'de tasarruf açığı var ve bu açık sıcak para ile kapatılıyor. Dış ticaret açığını kapatmak için her ay 4 milyar dolar nakit para lazım. Bunun için de faizleri yüksek tutuyoruz, diyorlar. Düşük faiz ortamında enflasyon yüksek kalırsa, kriz olur. Görülüyor ki, iki taraf da kendince haklı.. Garip olan, bu tartışmanın halkın gözü önünde, yapılması.. Aslında bunlar çok mahrem konular ve kapalı kapılar ardında pekâlâ görüşülüp, sessiz sedasız çözüm bulunabilir. Neden böyle bir yol izlenmiyor da ekonominin kalbi Merkez Bankası herkesin gözü paçavraya çevriliyor, anlayabilmiş değilim!..
.....
NOT: Oğlumun vefatı dolayısıyla taziyetlerini bildiren tüm sevenlerime, dost ve akrabalarıma şükranlarımı sunuyor, Cenab-ı Hakk'tan sağlıklı hayırlı uzun ömürler diliyorum.