Merkez Bankası büyümeyi rafa kaldırdı, enflasyona odaklandı. Piyasadaki para akışını daraltarak Türk Lirasına değer kazandırmayı hedefliyor. Sıkılaştırma adı üstünde talebin azalmasını sağlayacak tedbirler. Birinci yol faizleri arttırmak. İlk adım atıldı, faiz koridorunun üst bandı 75 baz puan yukarı çekildi. %4.5 olan politika faizi sabit tutulduğu için kredi faizleri yükselmedi. Konut kredi hacmi yılbaşından bu yana yüzde 18.9 oranında artışla 102.3 milyar liraya ulaştı. Aynı dönemde taşıt kredileri sadece yüzde 2.9 artışla 8.2 milyar lira olmuş. Piyasada dönen para azalınca, iç talep daralır, bu durumda enflasyonun hız kesmesi lazım. Ama temmuz ayında %8.9'a fırladı. Dikkati çeken en önemli nokta, gıda fiyatlarında geçen yıl yaşanan 3 puanlık düşüşün bu yıl 2 puanlık artış olarak karşımıza çıkması. Döviz sepetinde yıllık değer kaybı %11'i aştı. İthal ürünlerin fiyatları artınca enflasyon kamçılanıyor. Merkez Bankası parayı sıkınca ekonomide yatırım ve üretim yavaşladı. Büyüme durdu. Başbakan yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de büyüme hızının yüzde 4'ün altına çekilmesinin sürpriz olmaması gerektiğini söyledi. ABD ekonomisinin normalleşmeye yaklaşmasıyla FED'in teşvikleri azaltacağı beklentisi dolara değer kazandırıyor. Bu rüzgar günlük 50 milyon dolarlık satışla tersine çevrilmez. Parayı ne kadar sıkarsanız, bankalar o kadar çok tahvil satar...
Dünya para birimleri karşısında değer kazanan doları bu yöntemlerle durduramazsınız. Piyasada az olan malın değeri artar. Dolar kıtlığı var ki, fiyatı yüksek. Merkez Bankası TL mevduatının munzam karşılığının (yani bankaların topladıkları mevduatın merkez bankası hesabında tutmak zorunda oldukları kısmının) döviz olarak yatırılmasını istiyor. Bu durumda piyasadaki döviz miktarı azalıyor. Oysa tam tersi, TL munzam karşılığı TL, döviz munzam karşılığı döviz olmalı ki denge sağlansın. Türkiye cari açığı yüksek bir ülke. İthalatla ihracat arasında 53 milyar dolar fark var. Doğrudan gelen yatırım miktarı 1 yılda 11 milyar dolar. Portföy yatırımı yani hisse senedi ve tahvile giren para 38 milyar dolar. Ama bu sıcak paraya bel bağlamamak lazım, geldiği gibi gider. Nitekim temmuz ayında 8 milyar dolar uçtu. Merkez Bankasının kasasındaki net döviz varlık pozisyonu 40 milyar dolar 120 milyar dolar değil. Derhal bankaların munzam karşılık oranları yeniden belirlenmelidir. Aksi halde TL %20 daha eriyecek, dolar 2 liraya tırmanacak. Bu durumda enflasyon hedefi kağıt üzerinde kalacak. Merkez Bankası sıkı para politikasını sürdürmeye devam ederse yılın ikinci yarısında kredi büyümesi daha da yavaşlayacak. Zira şirketler artan döviz kurları yüzünden yeni borçlanma yapmayacak. Üretim azalacak, fiyatlar tavana çıkacak, faiz yükselecek. Özetle ekonomi kilitlenecek. Beyler bindiğiniz dalı kesiyorsunuz!..