Hükûmet tarihî 14 Mayıs seçimine tarihî değişimle hazırlanıyor.
Birinci sırada yer alan ekonomi yönetiminin uluslararası alanda büyük güvenceye sahip olan eski Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e teslim edileceği Erdoğan’ın son açıklamasıyla kesinlik kazandı.
Cumhurbaşkanı “Önümüzdeki dönem ekonomi politikalarımızı daha da güçlendirmek için ciddi hazırlıklar yürütüyoruz. Uzun yıllar ekonomi yönetimimizde yer alan Mehmet Şimşek koordinasyonunda bir ekip bu doğrultuda hazırlıklar yapıyor" dedi.
Peki bugüne kadar uygulanan düşük faiz politikasının sonuna mı geliniyor? Hem evet hem hayır!
Evet, zira uygulanan sisteme özel bankalar iştirak etmediği için, kredi maliyetleri düşeceği yerde artıyor. Hayır, zira Avrupa ve Amerika’da uygulanan yüksek faiz politikası finans krizine yol açtı, imalat daraldı, tüketim azaldı, ülkeler resesyona (aşırı durgunluğa) sürükleniyor...
Türkiye’de ise tam tersi bir tablo var. Ekonomi istikrarlı büyüme potasında. İlk çeyrekte gayrisafi yurt içi hasıla %5 büyüyecek. Dünya Bankası Türk ekonomisinin 2023'ün tamamında öngördüğü büyüme hızını %2,7'den %3,2'ye yükseltti. Martta Almanya’da imalat endeksi 44,7, Euro Bölgesinde 46,3, ABD’de ISM imalat endeksi 46,3'e düştü. Türkiye'de ise 50,9'a yükselerek son 2 yılın zirvesine çıktı... 50’nin altındaki rakamlar daralmayı işaret eder. Aradaki farkı gördünüz değil mi?
İhracat mart ayında 23,6 milyar dolarla tarihî zirve yaptı. Dış ticaret açığı 8,6 milyar dolara yükseldi. Ancak mart ayında 6 milyar dolar enerjiye, 1,7 milyar dolar da altın ithalatı için ödedik. 7,7 milyar dolarlık altın ve enerji ithalatını çıkardığınızda mart ayındaki dış ticaret açığı 900 milyon dolar olarak gerçekleşiyor.
Eski bir Merrill Lynch stratejisti olan ve Erdoğan hükûmetinde "Ortodoks politikaları" savunmasıyla öne çıkan Şimşek, yeni yönetimde yer almayı nasıl kabul etti? Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı ile Şimşek iki defa görüştü. İlk buluşmada herhâlde istediği güvenceyi bulamadığı için sağlık nedenlerini öne sürerek kabinede aktif görev alamayacağını söyledi. Erdoğan vazgeçmedi, yeniden bir araya geldiler, bu defa uzlaşma sağlandı... Peki bu nasıl oldu?
Büyük ihtimalle (bunlar tamamen benim şahsi değerlendirmemdir. Hiç kimseden bilgi almış değilim) Cumhurbaşkanı ekonomi yönetiminin bütünüyle Şimşek’in kontrolünde olacağını, kendisinin hiçbir şekilde müdahale etmeyeceğinin güvencesini verdi. Zira bugüne kadar ne kadar isabetli karar açıklarsa açıklasın, Erdoğan’ın sözleri siyasi kimliği nedeniyle çarpıtıldı, alınan kararlar piyasalarda tam anlamıyla etkili olmadı.
Kısa süre içinde bu konu bütün açıklığıyla kamuoyuna anlatılacaktır, diye düşünüyorum. Zira 14 Mayıs seçimi ile Erdoğan son Cumhurbaşkanlığı görevini yeniden üstlenecek. Tabir caizse ustalık dönemini yaşayacak... Bu açıdan artık hiçbir siyasi mülahaza ön planda olmayacak. Erdoğan bütünüyle ülke kalkınması, savunma, dış politika konularına yoğunlaşacak. Ülkemizi yeni yüzyıla taşıyacak etkin plan ve programlarla uğraşacak. Şimşek Ortodoks (bilinen) politikalar da uygulayabilir, bunu kendince de değiştirebilir. Artık ekonomide ipler onun elinde olacak. Uluslararası çevrelerden alacağı tam not, ülkeye yurt dışından sermaye akışını başlatacak. Kur dengesi kurulacak, faiz politikası yeniden belirlenecek, enflasyonda istikrarlı düşüş sağlanacak. Artık kimse Cumhurbaşkanına faiz-kur-enflasyon konusunda laf edemeyecek. Ekonomide şimşek çakacak!..
ÖNEMLİ NOT: Salı günkü yazımda CHP liderinin seccade üzerinde çektirdiği ikinci resimdeki kişinin sehven Furkan Bölükbaşı olduğunu yazmışım. Furkan Bey'den bu hatadan dolayı özür diliyorum.