Suçlu, ayağa kalk!

A -
A +

Uygulanan para politikası, mevcut hükümetin büyüme modelini desteklemek zorunda. Bunun bağımsızlıkla bir ilgisi yok!..
Cumhurbaşkanı faiz konusunda haklı. Faiz enflasyonun sebebi ama asıl sebep paranın etkin kullanılmaması. Bu tablo merkez bankasının hatalı yönetiminden kaynaklanıyor.. Merkez Bankası piyasaya kulaklarını tıkamış dediğim dedik çaldığım düdük, demekten başka bir iş yapmıyor. Esnaf yüksek faizden kan ağlıyor. Başkan Erdem Başçı çıkıyor, son 45 yılın en düşük enflasyonunu göreceğiz diyor, piyasayı faiz indirimine hazırlıyor, sonra "şaka yaptım" der gibi, kepenkleri kapatıyor. Merkez Bankası hiçbir dönemde siyasetle bu kadar ters düşmemişti. 4 Şubat'ta olağanüstü toplantı söylemi bardağı taşıran son damla oldu. Halbuki merkez bankalarının göstergeleri önceden görme şansları var. Büyük ihtimalle sayın Başçı da verileri gördü. Ama buna rağmen ocak enflasyonu 1 puandan fazla düşerse sıra dışı toplantı yapabileceklerini söyledi. Sonuç ortada. İş dünyasının tamamı merkez bankasına saldırmaya başladı. Bakın çok net söylüyorum, uygulanan para politikası mevcut hükümetin büyüme modelini desteklemek zorunda. Bunun bağımsızlıkla bir ilgisi yok. Merkez Bankası çalışanları maaşlarını kimden alıyor, devletten değil mi? O zaman devletin menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapmak zorunda. Yapmazsa adama "Paralele mi, yoksa faiz lobisine mi hizmet ediyorsun?" diye sorarlar!..

En canlı örnek Danimarka.. 3 haftada dördüncü defa faiz indirimine gitti, para birimini korumak için depozito oranını eksi 0.75 düzeyine çekti. Bunun için aylık düzenlediği rutin toplantıyı beklemedi, aldığı radikal kararları hızla yürürlüğe soktu. Hükümet ve Cumhurbaşkanı neden Merkez Bankasına yükleniyor? Ekonomideki durgunluğun aşılması için. Pek kimse farkında değil ama; en büyük sektörlerden otomotivde büyük sıkıntı var. İnşaatta da büyük durgunluk yaşanıyor. 7 Haziran seçimlerine giderken, tüketimle birlikte büyüme hızı artmazsa AK partinin eski başarıyı yakalama şansı yok denecek kadar az.. Böyle bir ortamda seçime gidilmez! Avrupa Birliği Türkiye'nin büyüme tahminini 2015 için %3.7'ye, 2016 için %4'e yükseltti. AB, enflasyonun ciddi şekilde gerilemesini bekliyor. Büyüme tüketici alım gücündeki artışla desteklenecek, ithal enerjiye düşük bedel ödenmesi cari açığı daraltacak, diyor. Bunları karnından değil, verilere bakarak konuşuyor.

Uluslararası finansal danışmanlık şirketi McKinsey, Türkiye'yi en az borcu olan 10 ülke arasında görüyor. 2014 itibarıyla Türkiye'nin borç/milli gelir rasyosu yüzde 104 seviyesinde. Türkiye diğer ülkelerden pozitif ayrışarak kamu borcu odaklı değil, özel sektör ve hanehalkı borcundaki artışla büyüyor. Türkiye'nin kamu borcu 2007-2014 döneminde yüzde 4 azaldı, özel sektör borcu yüzde 22 arttı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.