Türkiye’nin dış borçlanmasındaki en önemli göstergelerden biri olan CDS'ler, hızla geriliyor... 28 Mayıs seçimleri öncesine 702 puana kadar yükselen 5 yıllık risk primi 483’e, 6 aylık 198’e düştü. 5 yıllık CDS'ler 2022 yılında 885 puanı görerek 2003'ten bu yana en yüksek düzeye çıkmıştı. Kredi risk primi veya kredi temerrüt takası olarak kullanılan CDS (Credit Default Swap) aslında bir çeşit sigortalama işlemi. Yani borcun ödenmemesi ihtimaline karşı oluşturulan sigorta poliçesine CDS’ deniyor. Ülkelerin dış borçlanmalarına karşı oluşturulan CDS'leri genelde büyük uluslararası yatırım bankaları sağlıyor ve o ülkelerin borcunu çevirememesi hâlinde ödemeyi o banka üstlenmiş oluyor. Bu bankalar da söz konusu ülkenin geri ödeme yeteneğini, makroekonomik şartlarını inceleyerek bir risk oranı belirliyor. Bu oran belirlenirken uluslararası derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlar önemli rol oynasa da bunun dışında da birçok faktör dikkate alınıyor...
Ekonomisi sağlam ve geri ödeme sorunu yaşamayacağı düşünülen ülkelerin risk primi düşük olurken geri ödemekte sorun yaşayacağı düşünülen ülkelerin risk primi yüksek belirleniyor. 5 yıllık CDS’lerin kısa sürede 300’lere, 6 aylıkların %30’lara düşeceği tahmin ediliyor. Ülkenin CDS primi ne kadar düşükse borçlanma maliyeti de o kadar düşük demektir. Çünkü bu prim faize yansır… CDS primi piyasada tıpkı döviz kurları gibi anlık arz ve talebe göre ortaya çıkar. O nedenle risk ölçmekteki en objektif ölçü olarak kabul edilir...
Peki Türkiye’nin risk primi neden düşüyor? Bu düşüş kalıcı mı, yoksa geçici mi? 28 Mayıs seçimlerini Cumhur İttifakı'nın ezici çoğunlukla kazanmasından sonra oluşturulan yeni hükûmette, ekonomi ekibinin komutanlığına getirilen uluslararası deneyimi ve kredibilitesi yüksek Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır.
Önümüzdeki dönemde özlenen refaha ulaşmada şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacaktır. Sürdürülebilir yüksek büyüme için mali disiplinin tesis edilmesi ve fiyat istikrarının sağlanması temel hedefimizdir. Cari açığı azaltacak yapısal dönüşümü hızla gerçekleştireceğiz” sözleri uluslararası finans çevrelerinin büyük güvenini sağladı...
Risk primi düşünce bankaların yurt dışından aldıkları sendikasyon kredisi maliyetleri de azaldığı için belirlenen faiz oranları da geriler. Yılın ilk çeyreğinde %4 büyüyen Türk ekonomisinin 2023’ün tamamında %5,5 büyüme hızına kavuşacak olması, şu anda %39 olan yıllık TÜFE’nin yıl sonunda %25’lere düşeceği beklentisi, doğalgaz ve petrol keşifleriyle enerji faturamızın küçülmesi, küresel resesyon sebebiyle dünyada emtia fiyatlarının büyük gerileme göstermesi, yağışların ülke genelinde iklim normallerinde seyretmesiyle hububat veriminin rekor düzeye ulaşması, faizlerin 27 ay sonra artması, Merkez Bankası rezervlerinin hızla yükselişe geçmesi, yabancı yatırımcıların son iki haftada aldıkları hisse senetlerinin 575 milyon doları aşmasıyla Borsa İstanbul’daki paylarının yüzde 29’un üzerinde seyretmesi risk primini aşağı çekiyor. Yüksek teknoloji ürün ihracatının %40,8'e ulaşmasıyla dış ticaret açığı yıllık bazda %34,5 azaldı.
Orta Doğu'nun incisi, Avrupa'nın göz bebeği Türkiye "yatırım cenneti" hâline geliyor...