Para piyasaları tamamen merkez bankasının kontrolünde. Kur ve faiz ondan soruluyor… Önceki dönemlerde yurt dışı finans kuruluşlarının sözüne uygun kararlar alınıyordu, şimdi ipler onun elinde. Seçime gidilirken, Türk lirası üzerindeki oyunlara izin vermiyor. Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında son dönemde yaşanan çözülmeyi önlemek için harekete geçildi. Bankalara gönderilen yazıda KKM ürünü için uygulanan politika faizinin en fazla 3 puan üzerinde faiz uygulamasına son verildiği açıklandı. Bu karara üstü kapalı faiz artışı deniyor. Katılmıyorum, zira sadece kur korumalı hesaplar için bu imkân tanınıyor, TL hesapları için değil. Yani dövizini TL’ye çevirenler hem kur garantisine sahip olacak, hem de yıllık enflasyonun üzerinde faiz geliri elde edecek. Son aylarda dolar/TL’nin stabil bir seyir izlemesi ve politika faizinin yüzde 9’a düşmesi sonrası elde edilen getirinin yıllık %12 ile alternatif yatırım araçlarına göre azalması hesaplarda çözülmeye yol açtı... Kur korumalıda son 3 haftada 130 milyar TL azalma yaşandı. Toplam hesaplar 1,5 trilyon liradan 1 trilyon 370 milyar liraya düştü. Şimdi üst sınır kalktığı için bankaların KKM’ye verecekleri faiz artacak. Bankalar Birliği Başkanı KKM’de faizin %17 olacağını söyledi. Ancak rekabetle bu oranın yıllık bazda %25-%30 seviyelerine çıkacağını tahmin ediyorum…
Son dönemde yüksek kazanç elde etmek isteyenler kur korumalı hesaplarından çıkarak büyük miktarda hisse senedi aldılar. Ancak beklentileri kısa sürdü. Zira BİST’te sert düzeltme hareketi başladı. Acemi finans okuryazarlığı olmayan, tamamen kulaktan dolma bilgilerle hareket edenler paniğe kapılıp malını zararına satarak önemli kayba uğradı. İşte bu kesimin ellerindeki parayla yeniden dövize dönmelerini önlemek amacıyla bu adım atıldı diye düşünüyorum. 14 Mayıs seçimlerine kadar Merkez Bankasının 50-60 milyar dolar dövize ihtiyacı olduğu söyleniyor, tamamen yalan. Bir defa BOTAŞ, Rusya’ya doğalgaz ve petrol ödemelerini 2024 yılına kadar erteledi. Merkez Bankası da bu yüzden BOTAŞ’a ve KİT'lere döviz satmıyor. Merkez Bankasının büyük döviz ödemesi olmadığı için brüt rezervler 130 milyar dolara dayanmış durumda. Seçime kadar kurlarda oynaklığa izin verilmeyecek. Bu netleşti. Dolar 20 TL’nin altındaki seyrini sürdürecek. Söylentiye kapılarak kesinlikle dolar/avro almayın. Bu hafta iki önemli gelişme yaşanacak. Birincisi çarşamba akşamı ABD merkez Bankası (FED) yılın ilk faiz kararını açıklayacak… FED’in yakından izlediği enflasyon göstergesi çekirdek tüketim harcamaları beklentilere paralel olarak aralıkta yıllık yüzde 4,4 ile yılın en düşük artışını gösterdi… Kişisel harcamalar aralıkta yüzde 0,2 daraldı… Eski ABD Hazine Bakanı Larry Summers, FED’den 25 baz puanlık faiz artışı sonrası ekonomik görünümdeki belirsizlikler nedeniyle bankanın yeni bir artış sinyali vermekten kaçınması gerektiğini söyledi. Piyasa beklentisi de bu yönde. Amerika'da faiz artış süreci sona eriyor. Dünya para birimleri önünde değer kaybeden dolar TL karşısında da zayıf konumunu sürdürecek. İkinci önemli gelişme yurt içinde ocak ayında enflasyonun baz etkisi sebebiyle düşüş trendine girecek olması. Doğalgazda %12’lik indirim ile akaryakıt fiyatlarına zam yapılmaması ve marketlerin fiyat sabitlemesi Ocak TÜFE’yi tahminlerin gerisinde tutacak. Aylık %1,9, yıllık %55,8 seviyesinde artış bekleniyor. Mayıs ayına kadar kademeli olarak %35'lere inilecek.
Bakın bugün dünyada dört dörtlük ekonomiye sahip hiçbir ülke yok. Bu bakımdan kitaplarda yazılan ideal ölçülere bakarak değerlendirme yapmayın. Bunların hiçbiri tutmaz. Dünya yeniden kuruluyor, Türkiye yerini alıyor. Bizi Avrupa ile kıyaslayın, farkı görün. Satın alma gücü paritesine (SAGP) göre 2022 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasılası 3,7 trilyon dolar büyüklüğüne ulaşan Türk ekonomisi bugün dünyada dokuzuncu. Avrupa’da ikinci sıraya yükseldi. Millî gelirimiz kişi başına 43 bin dolara tırmanmış durumda. 2018 yazında yaşadığımız ve ülkemize yönelik ekonomik sabotaj niteliğindeki kur şokuna, tüm dünyada ekonomik faaliyetleri neredeyse durma noktasına getiren pandemi dönemine ve Ukrayna Rusya savaşına rağmen, yeni ekonomi politikası ile bu başarıyı elde ettik. İşte bu yüzden 2020 yılında dünya ekonomisi ortalama %3,2 küçülürken Türkiye ekonomisi %1,8, 2021’de %11, 2022’de de %5,5 büyüme ile büyük ilerleme gösterdi… Ekonomik güven endeksi ocakta 99,3 ile 1 yılın zirvesinde… Vatandaş hükûmetinin doğru politika izlediğine bütün kalbiyle inanıyor. Hazine Bakanımız çok güzel özetledi. 2022’de 100 liralık bütçe harcamasının sadece 10,6 lirası faize gitti. 2023’te bu rakam %9’lara inecek. Artık faize değil üretime yatırım yapıyoruz. Türkiye'm koşuyor, 6'lı Masa kahroluyor!..