Tut elimden!

A -
A +
Kredi talebinde bulunurken, 3 defa düşünün, sonra 1 adım atın.  Bankadan kredi alanlar, taksitlerinin ne kadarının anaparaya ne kadarının faize ait olduğunu çok defa bilmez. Oysa uygulamada kredinin ilk yıllarındaki taksitlerden yüksek oranda faiz alınır. Örnek olarak 100 bin TL 10 yıl vade, 1.27 faiz oranı ile kredi kullanan kişi, bankaya vade sonunda 195 bin TL öder. 195 bin TL'nin 100 bin TL'si anaparaya, 95 bin TL'si faize aittir. Tüketici 10 yıl boyunca ayda sabit 1.600 TL taksit ödeyecektir. Ama bu taksitlerin ilk iki yılında tüketici büyük oranda aldığı kredinin faizini öder. Mesela ödenen ilk taksit olan 1.600 TL'nin 350 TL'si anapara, 1.250 TL'si faizdir. Özetle 1 yıl sonunda ödenen paranın dörtte üçü faize gider. 100 bin TL'ye karşılık 10 yıl vadeyle kredi alan kişi için faizin en yüksek ödendiği dönem ilk 5 yıldır. Toplamda ödenecek 95 bin TL faizin ilk 5 yılı sonunda 66 bin TL'si ödemiş olur. Bu gerçeği bilin sonra kararınızı verin.

Madalyonun arka yüzünde ise bankaların ödenmeyen kredilere karşı haciz yoluyla el koydukları binlerce gayrimenkul var. Konut, fabrika, samanlıklar, kebap salonları, otel, dükkan, sebze bahçesi, soğuk hava deposu, disko, cam sera, mandıra, halı saha, çay bahçesi gibi aklınıza gelebilecek her türlü mal sayesinde bankalar adeta emlakçı dükkanı gibi oldu. Zaman zaman ihale yoluyla bunları ellerinden çıkarıyorlar. Batık krediler ise, 2003 yılında bir kanunla kurulan varlık yönetim şirketlerine satılıyor. Mesela 100 milyon liralık donuk kredi 15 milyon liraya varlık yönetim şirketine devrediliyor. Banka aldığı 15 milyon liranın vergisini ödüyor. Ancak bilançosunun şüpheli alacaklar kısmında 85 milyon lirayı tutuyor. Yani gider olarak gösterildiği için matrahtan düşüyor. BDDK kayıtlarına göre bankalar 15 milyar liralık tahsili gecikmiş alacağını, (sektörde buna çöp deniyor) şirketlere devrederek, bilançolarını temizledi.

Yurt dışında bu tip şirketler öncelikle borçluya ulaşır ve yasal işlem yapmadan uzlaşmaya çalışır. Bu şekilde borçlu ödeyebileceği bir rakamı vererek borçtan kurtulur. Şirket 15 milyon dolara aldığı dosyaları 20 milyon dolara satabilirse güzel para kazanmış olur. Yani gerçek anlamda (kazan-kazan=win win) yöntemi uygulanır. Bizdeki sistem çok farklı. Tüm dosyalar önce çeşitli hukuk bürolarına dağıtılır, alacaklar icra yoluyla tahsil edilir. Bu yöntemle icra masrafları ve vekalet ücretleri borçlunun sırtına yüklenir. İşin en can alıcı noktası, varlık yönetim şirketi herhangi bir indirime yanaşmaz. Bankanın takibindeyken yapılan indirim ve taksitlendirme gibi ödeme kolaylaştırıcı argümanları kesinlikle kullanmazlar. Banka 100 TL'lik borcu yeri gelince 80 TL'ye ve 4-5 taksitte ödemeyi kabul ederken varlık şirketleri 100 TL'lik borcu 120 TL'ye ve peşin olarak tahsil etmeye çalışır..  Bugün 813 bin kişi ferdi kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemez durumda. Sadece kredi kartı borç tutarı 5 milyar TL'ye ulaşmış durumda. Başbakan Erdoğan boşuna (kredi kartı kullanmayın, ayağınızı yorganınıza göre uzatın) demedi. Şimdi ortada büyük bir problem var. Bunu çözmek de hükümete düşüyor. Kamu bankaları, bu borçluları sıfır faizli krediyle tefecilerin elinden kurtarmalıdır. "Baba"lık böyle günde belli olur!
Tüm okuyucularımın mubarek Kurban Bayramını tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.