AB'ye dahil 27 ülkenin ortalama borçlanma yüzdesi %80'leri aşıyor. Yunanistan (%160), İtalya (%120), Belçika (%97), İrlanda (%96), Portekiz (%93), Almanya (%83), Fransa (%82), Macaristan (%80) ve İngiltere (%80). Türkiye yüzde 35'lik kamu borcu oranı ile Avrupalı birçok ülkenin sağlayamadığı yüzde 60 kriterini tuttururken, dünyanın önde gelen ekonomilerine parmak ısırtıyor.Avrupa'da borca dayalı bir para sistemi var. AB ülkeleri ortak para birimi Euro kullanıyor. Ama bu ürünü elde etmek için farklı ülkeler farklı faizlerle borçlanıyor. Almanya parayı üretirken bankalara %2'nin altında faiz ödüyor. Yunanistan gibi borcu %100'ü aşmış ülkeler 2 yıllık borçlanma ihalelerinde %100 civarı faiz veriyor.. Borçlanma faizi oranı İtalya için % 6-7, İspanya'da %5.5 seviyelerinde... Kabaca söylemek gerekirse, 1 euro değerindeki parayı Almanya 1.02, Yunanistan 2, İtalya 1.07, İspanya 1.06, Euro'ya mal ediyor. Aynı parayı daha ucuza elde eden Almanya gibi ülkeler lehine haksız bir rekabet olduğu için böyle bir para sistemiyle birliğin hayatiyetini sürdürmesi mümkün değil... Zayıf olan, yüksek faizle borçlanan ülkeler belli süre sonunda iflas edecek. Böyle giderse AB, borç oranı çok yüksek olup yüksek faizle borçlanan ülkelerden başlayarak teker teker diğer üyelerini dışlayacak. Bu, borçlanmalarda %85 rakamlarını aşan hele %100'ün üzerinde borç düzeyine ulaşan ülke ekonomilerinin sırasıyla iflası demek. Tıpkı motoru düşen uçaktan yolcuların en zayıfından başlayarak boşluğa atılmaları gibi... Avrupa Birliği'ndeki kopmalar Yunanistan'la başladı. Bunu sırasıyla Portekiz, İspanya ve İtalya takip edecek. Bu durumdan en kârlı çıkacak olan ülke ise İngiltere... Çünkü hiçbir zaman para birimi Euro'yu benimsemedi. AB Komisyonu borç krizine en iyi çözüm yöntemi olarak Euro Bölgesi'nin ortak tahvil (eurobond) çıkarması teklifini sunmuş, Almanya Başbakanı Merkel bu fikre sert bir biçimde karşı çıkmıştı. Avrupa'da üretim, yüksek kamu borcu ve bütçe açığı yüzünden azalıyor. Çünkü yüksek kamu borcu ve bütçe açığı, piyasalardaki kullanılabilir fonların devlet tarafından tüketilmesine neden oluyor. Devletin aşırı borçlanması bu ülkelerde faizleri yukarıya çekiyor. Dolayısıyla özel sektör yatırım için ucuz para bulamıyor ve yatırımlarını azaltıyor. Böylece büyüme duruyor, işsizlik çoğalıyor.