Yeni kâbus: Referandum

A -
A +

IMF'den büyük hayallerle gelmesi beklenen "ek kaynak" olayı geçen hafta kökünden bitti. Önce Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber'in "yardım edeceğiz" sözleri haddinden fazla abartıldı. Ve borsa birdenbire şaha kalktı, döviz 1 milyon 600 bin liranın altına indi. Ama hemen ardından önce IMF, ardından da ABD Hazine Bakanlığından yapılan "Ek yardım için henüz vakit erken" açıklamaları piyasaların üzerine kara bulut gibi çöktü. Dışardan gelen bu olumsuz hava yetmiyormuş gibi bir de "Referandum" problemi çıktı. Başbakan Ecevit ile Cumhurbaşkanı Sezer arasında bu konuda çok ciddi bir anlaşmazlık var. Zirvede son yapılan ve 16 dakika süren toplantıdan da bir sonuç çıkmadı. Yetmedi, buna "talimat krizi" eklendi. Pamuk ipliği ile dengeyi sağlamaya çalışan piyasalar bu iki olaydan müthiş etkilendi. Dolar bir anda 1 milyon 700 bin lirayı gördü, borsa dibe oturdu. Tedirginlik artacak Herkes yeniden karamsar havaya büründü. Reel sektörü iflas etmiş, borçları dağları aşmış, milli geliri 2 bin 500 doların altına düşmüş bir ülke nasıl ayağa kalkar? Yine ortalığı o meş'um "belirsizlik" illeti kapladı. Dış kaynak gelmeden ve IMF'ye olan borçlarımız ertelenmeden rahat bir nefes alamayacağız su götürmez bir gerçek. Kaynak konusunda somut açıklamalar ve hemen ardından uygulama olmadığı takdirde piyasaların tedirginliği artacak. Kısa bir süre sonra o hale geleceğiz ki, artık ek yardım da bizi kurtaramayacak. Referandum ise ekonominin yeni kâbusu. Eğer öyle veya böyle Meclis köşeye sıkışır ve milletvekilleri maaşı konusunu halka sormaya kalkarsa "yandı gülüm keten helva". İddialı hedefler Türkiye hiç beklemediği bir anda "erken seçim" kararı almak zorunda kalabilir. Böyle bir durumda piyasalar tek kelime ile altüst olur. 2002 yılı bütçesi geçen hafta açıklandı. Bize göre son derece iddialı rakamlar var. Özellikle büyüme ve vergi gelirleri konusunda bildirilen hedefler şu aşamada fanteziden başka bir anlam taşımıyor. Önce IMF'yi bütçede ikna etmemiz lazım. Henüz bu konuda görüşlerini belirtmediler. Bu hafta bütçe rakamları ile ilgili olumsuz yorumlar özellikle borsayı kötü etkileyecek. Biz bileşik endeksin 8000-8500 puan aralığında dalgalanmasını bile iyi gelişme olarak görüyoruz. Daha doğrusu piyasa oyuncuları yüksek fiyattan aldıkları hisse senetlerine yeterli prim yaptırdıktan sonra boşaltmaya gitmelerini bekliyoruz. O zaman endeks 8000'in altına bile inebilir. Döviz istim üstünde Merkez Bankası planlanan uygulama gereği 5 Kasım tarihinden itibaren Hazine'ye avans kullandırmayacak. Yani iç borçlanma daha da zorlaşacak. Şu anda halka arz döviz tahvilleriyle iş yürütülmeğe çalışılıyor. Ve faiz oranları da bileşikte yüzde 95'e dayanmış durumda. Bu hafta 1.3 katrilyon liralık bir ödeme var. Daha önce açıklandığı gibi 3 aylık ihalede 688 trilyon liralık bir borçlanma hedefleniyor. Hazine, uzun vadeli borcu unuttu. Son 2 ayda yaptığı ihalelere bakıldığında 3 ve 6 aydan fazla borçlanma yapamadığı açıkça görülüyor. Döviz piyasaları ise istim üstünde. En küçük bir olumsuz açıklama anında fiyatları patlatıyor. Sanayi ve Ticaret Bakanı Tanrıkulu'nun iç borçlarla ilgili yaptığı açıklama "Konsolidasyona gidiliyor" şeklinde yorumlanınca kurlar tırmanışa geçti. Merkez Bankası piyasalara müdahale ederek ortalığı biraz olsun yatıştırdı o kadar. Bu hafta yine ek yardım, bütçe, referandum ve Afganistan'daki savaş döviz üzerinde etkili olacak. Hazine ise 3 yıl vadeli eurobond ihraç etmeye hazırlanıyordu. Ancak piyasalar karışınca bu uygulama ertelendi. Külçe altın zirvede Altın fiyatları savaş ortamının doğmasıyla birlikte yükselişe geçmişti. 1 Ons altın değeri 300 dolara dayanmıştı. Savaşın 2 yıl süreceğinin açıklanmasıyla birlikte altında kâr realizasyonları başladı. Ons 278-280 dolar aralığına geriledi. Ancak bu defa Şarbon mikrobunun mektuplarla dünyaya yayılması üzerine yeniden altına dönüş başladı. İç piyasada da yılbaşından bu yana değerini tam yüzde 150 oranında yükselten ve doları sollayan külçe altına karşı büyük bir talep var. Altın borsasındaki satışlar inanılmaz bir yoğunluk kazandı Yeni vergiler yolda Piyasaların canlanmasının vergi indirimine bağlı olduğu anketlerle ortaya konuluyor. Yatırımların teşvik edilmesi, güven ortamının sağlanması, kayıtdışı ekonomiye darbe vurması ve KDV pazarlığının ortadan kalkması için devletin vergileri indirmesi gerektiği ısrarla vurgulanıyor. Vergiden başka gelir kaynağı kalmamış bir ülke böyle bir karar alabilir mi? Bırakın indirime gitmeyi, hükümet yeni vergiler getirerek vatandaştan nasıl para emerim hesabını yapıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.