Hayat beklentidir. Bunun için demişler ki insan hayal ettiği müddetçe yaşar. Hayali biten ölüden farksızdır, sadece nefes alıp verir. İnsanlar beklentilerini karşılayınca mutlu olur. Ömür, başarmak, kazanmak, ilerlemek, güçlenmek, doğruyu ispatlamak ve bunlara ulaşmak için verilen uğraşlarla geçer. Dünya, içinde sizin de bulunduğunuz bir gemidir. Herkes bir durakta iner, siz de ineceksiniz, ama bunu seçme şansınız yok. Bir ev hanımının en büyük beklentisi çocuklarını iyi yetiştirmek, başını sokacak iki odalı kendine ait bir yuva sahibi olmaktır. Dürüst iş adamı, işçi ve memur rızkını kazanmak için alın teri döker, karşılığında para bekler. Beklediğine kavuşunca mutlu olur. Bir piyasa oyuncusu, beklentilerle yaşar. Yaşanan olayların ekonomiye olan etkilerini süzer, hangi araçların olumlu ya da olumsuz etkileneceğini görmeye çalışır. Kendine bir yol çizer. Sonunda ya otobana çıkar, ya da bataklığa saplanır. Yani ya kazanır, ya kaybeder. İktisadi kararlar almak durumundaki bütün kişiler (tüketiciler, firma yöneticileri, girişimciler, plancılar, ülke yöneticileri) geleceğin neler getireceğini tam bilemeden öngörülerine dayanarak kararlar alırken, beklentilerine dayanmak zorundadırlar. Beklentileri kısa ve uzun dönem olarak ayırmak mümkündür. Uzun dönem beklentilerde yanılma payı çok yüksektir. Çünkü belirsizlik insanları net bilgi sahibi olmaktan mahrum eder... Beklentilerin ekonomik kararları alanların davranışlarının biçimini etkilemekte ne kadar önemli olduğunu basit bir örnekle açıklayalım. Diyelim ki, tüketiciler buğday fiyatının yarın düşmesini beklemektedir; Buğdayı bugün almak yerine yarın aldıklarında daha düşük fiyat ödeyecekleri için, satın almayı erteleyeceklerdir. Bu beklenti, (fiyatı etkileyecek kadar büyük bir tüketici kitlesi tarafından benimsenmişse) buğdayın fiyatı kesinlikle düşer. Oysa beklenti bunun tersi olsaydı, yani buğday fiyatının yarın bugünkünün üstünde olacağı tahmin edilseydi, buğday talebi artacak, dolayısıyla fiyatı yükselecekti. Beklentilerin ekonomik kararlar üzerinde çok büyük önemi vardır. Piyasadaki büyük oyuncular yatırımcı psikolojisini çok iyi bilmektedirler. Piyasada belirli zikzaklar çizerek yatırımcıyı belirli bir alışkanlığa sokarlar ve sonrasında da bir anda çok hızlı bir şekilde alışkanlığın tam tersi bir hareket yaparlar. Yatırımcı da bu duruma uyum sağlayana kadar zaten iş işten geçmiştir ve bu döngü sürekli devam eder. Sonrasında da yatırımcı yatırıma küser ve piyasayı terk eder. Bu psikolojiye düşen çok yatırımcı gördüm ve çok iyi analiz yapılmış olsa da büyük paraların kaybedildiğine şahit oldum. Bu kervana katılmak istemiyorsanız devenizi önce sağlam bir ağaca bağlayın, sonra Allah'a tevekkül edin.