Kıymetli okuyucular... Herkesin bir muradı vardır... Bu isteğinin olup olmayacağı Allahü tealanın ilminde bellidir... Kul sebebe yapışır... Kısmetinde olup olmayacağını bilmez... Gereksiz yere kendimizi yıpratmayalım... O yazılmışsa olacak... Yazılmadıysa olmayacaktır...
İnananlar rahat insanlardır... Ama tembel değildir.. O hedefine ulaşmak için değme profesyonelim diyenden iyi çalışır... Ama asıl güç aldığı Rabbini unutmaz... O'ndan bilir, O'na sığınır...
*
Bugün birçok insan hayalindeki şeyler olacak mı, olmayacak mı endişesinden kendilerini yıpratıyor... Buna bünyeleri dayanmıyor ve sinir ilaçlarıyla ayakta durmaya çalışıyorlar... Kendilerine yazık ediyorlar... Dinimizi iyi öğrenen ve yaşayanlarda bu yıpranma görünmüyor... Kendileri psikolojik bakımdan ayakta durdukları gibi, çevrelerini de tutup kaldırıyorlar... Onca sıkıntıları olmasına rağmen üstelik...
Din düşmanları bu tevekküle kadercilik deyip, bilmeyenlerin de zihinlerini bulandırıyor... 'Müslümanlar kaderde varsa olur, yoksa olmaz der' yan gelip yatarlar iftirasını atıyorlar... Cahilleri aldatıyorlar... Yabancı filmlerde Osmanlı'ya ait sahnelere dikkat edilirse; hep zevk, sefa teması işlenir... Sorarım onlara ki, İslamiyeti en iyi şekilde bilip yaşayan Osmanlılar bu kadar başarıları kadercilikle mi elde ettiler... Dünyaya inci gibi serptikleri sanat eserlerini kadercilikle mi yaptılar... Viyana kapılarına kadar yan gelip yatarak mı dayandılar... Bu ne iğrenç bir iftiradır... Bu iftiralara aldananlar ne kadar fikir yoksunu, ne kadar zavallıdır...
*
Aradaki farkı iyi bilirsek bu yobazlara aldanmayız... Fark şu: Müslüman tıpkı atalarımız gibi karıncalar misali çalışır, durmaz... Ama her şeyin Rabbinin yazgısıyla (kaderde) olduğunu bilip o hedefine kavuşunca şükreder... Bütün çalışmalarına rağmen olmaz ise, 'benim için hayırlısı bu imiş' deyip sabreder... 'Rabbim bunu benim için dilememiş, kim bilir beni ne tehlikelerden koruyor' deyip gönlü huzurlu olur, kadere isyan etmez, bunalıma girmez... Kul olarak elinden gelenin hepsini yapmıştır zira... Olmuyorsa bu gönül huzuruyla olan biteni net gördüğünden; yeni bir hedef edinir... Onun için vargücüyle çalışmaya başlar...
Şimdi insanlara bakıyorum... Gelecek endişesinden, geçmiş kuruntularından psikolojilerini alt üst ediyorlar... Oysa ki hepsini Sevgili ve Şanlı Peygamberimiz 'aleyhisselam' bir duasıyla özetlemiş: 'Allahım... İstikbale endişelenmekten, geçmişe tasa etmekten. Güçsüzlük ve gevşeklikten. Cimrilik, korkaklık ve bel büken borçtan. Zalim ve haksız kimselerin musallatından sana sığınırım...'