Ayarını bozduğun kantar…

A -
A +

Türkiye’de her şeyi yakıp yıkmayı, kırıp dökmeyi marifet zanneden, bu marifetini de muhalefet zanneden bir kitle var.

 

 

 

Birini sevmemeniz yetmez, onlar gibi, onlar kadar sevmemelisiniz. Hatta en çok siz sevmemelisiniz ki makbul insan olasınız.

 

 

 

Bir şeyleri eleştirdiklerinde, onu siz de çok eleştirmelisiniz. Onlara yeteceği kadar. Onların bakışları size döndüğünde onların istediğini yapıyor olmalısınız. Yoksa uğraşırlar.

 

 

 

En son boykotçu kitle profilinde gördük onları. Sevmedikleri ne kadar şirket, marka, kişi varsa hepsini İmamoğlu operasyonuna tepki kazanına atıverdiler. Nasılsa kim ne diyecek ki?

“Yahu bunu niye linç ediyorsunuz?” diye soran mı oldu? “Nee? Sen boykotumuza mı karışıyorsun? Yoksa boykota mı karşısın? Arkadaşlar hücum…”

 

 

 

Ünlüler geçmişten beri bu tayfayla iyi geçindiler. Tarkan’dır, Cem Yılmaz’dır, Athena Gökhan’dır, her istediklerini yaptılar.

 

 

 

Ama bu kez, bu operasyonda aklı başında, kulağı delik birçok insan “Yarın mahcup olacağımız bir şey çıkarsa…” deyip sessiz kaldı.

 

 

 

Ya da “hükûmete olan karşıtlığımızı bir başkasının siyasi kariyerine yontmak isteyenlerin oyununa gelmeyelim, bu işte bir film dönüyor” dediler.

 

 

 

Vay! Ateş seni kim yaktı! Ne Tarkan kaldı, ne Cem Yılmaz.

 

 

 

Bugünden itibaren hiç gösteri yapmayıp, reklam filmi çekmeyip 40 yıl lüks yaşasa bile servetini bitiremeyecek olan Cem Yılmaz’ın bile gözü korktu bu gözü dönmüşlerden. Adam Twitter hesabını kapattı. Bu ara bilmeyen çok insan vardır. Cem Yılmaz Türkiye’de Twitter’ı ilk kullanan ve ilk yüksek takipçiye ulaşan ünlülerinden. Twitter hesabını kapatmakta buldu çareyi.

 

 

 

İşte böyle ünlü abiler. “Tanrılar kurban istiyor” dedikçe kurban verdiniz bu muhaliflik esnaflarına. Muhalefetten geçinen, itirazcı, beğenmezükçü putlara kurban vere vere hiçbir şeyiniz kalmayınca bu sefer sizi kurban ettiler.

 

 

 

Keşke “Vatandaşımız bunu istiyo!” kolaycılığına kaçmayıp o milyonlarca insanın bilmesi, görmesi gerekenleri anlatsaydınız. “Arkadaşlar, sizi birtakım siyasi amaçlara alet etmelerine müsaade etmeyin. Aklınızı kiraya vermeyin, sorgulayın” deseydiniz.

Ama takipçi kaybetmeyi göze alamadınız. Küçük linçler yeme korkusuyla lincin en büyüğüne düştünüz. Geçmiş olsun.

 

 

 

Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar. Bu sözü hiç unutmayın.

 

 

Toksik bir insan profili: Uçurtmacı insanlar

 

 

Bu insanlar çok yakın çevrenizde, hatta ailenizde bile olabilir. Sizinle ilişkisini, aranızdaki mesafeyi sadece ve sadece kendileri belirler. Siz isterseniz değil, o isterse görüşürsünüz. Zaman zaman size açılır, çok yakın hisseder, hissettirir. Bir de bakmışsınız, sizi birkaç sıra birden düşürmüş.

 

 

 

Sosyal hayatındaki herkesi birer uçurtma olarak görür. İpleri kendi elindedir. Dönem dönem bazılarını gevşetir, uzaklara uçurur, bazılarını çeker, yaklaştırır.

 

 

 

Yaklaştırdıkları kendilerini mutlu hisseder. Uzaklaştırdıkları ise “herhâlde işleri çok, herhâlde yoğun” diye toz konduramaz. Zaten bu profilin en tehlikeli yönü size açık açık “seninle bu sıra görüşmek istemiyorum” dememeleridir.

 

 

 

Bu profildeki insanların en sevmediği hareket ise kendi yaptıklarının kendilerine yapılmasıdır. Gerçekten yoğun bile olsanız kendilerine saygısızlık yapıldığını düşünür. Kendinden bilir malum.

 

 

 

Ve bu davranışları en çok da kendilerine çok büyük sevgisi olan ve sevgisinden emin olduklarına yaparlar.

 

 

 

Hem kendi huzurunuz hem de hayatınızdaki uçurtmacı insanın bir an önce mental olarak sağlıklı hâle gelebilmesi için bu kişilerden uzak durmak en doğrusu. Ve bunu da onunla konuşarak, tartışmadan sadece gördüğünüz sorunu söyleyerek yapmak en iyisi.

 

 

 

Ömer Ekinci'nin önceki yazıları... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.