Ömer Ekinci

Daha önce de köşemde işlemiştim. 14 yaşında pazarın orta yerinde bıçaklanarak öldürülen Mattia Ahmet Minguzzi kardeşimizin davasının bu hafta ilk duruşması vardı.

Bizler, yani bugün 35-45 yaş arası olanlar, küçükken anne babalarını mutlu etmek için gözünün içine bakan çocuklardık. Şimdi de aynı şekilde çocuklarımızın gözlerinin içine bakıyoruz, acaba mutlu edebildik mi, acaba bir şikâyetleri var mı diye.

Hazreti Ömer (radıyallahü anh), birkaç kişiyle sohbet hâlindeyken, iki gencin bir kişiyi kollarından tutup getirdiğini görür.

İBB’ye düzenlenen operasyon sonrası 100’e yakın gözaltı ve akabinde başlayan ifade verme sürecinin tam ortasındayız.

“Kızınıza damat istemeye gitmeye hazır mısınız?” başlıklı 5 Ocak 2025 tarihli yazıma ilgi bekliyordum ama bu kadarını ben bile tahmin etmemiştim. İki buçuk ay süre geçmesine rağmen hâlen bu yazıyla ilgili mesajlar, e-Postalar alıyorum.

24 Ocak’ta Kadıköy pazarında 14 yaşında bir çocuğa yine 18 yaşından küçük iki cani tarafından bıçaklı bir saldırı gerçekleşti.

Apple akıllı telefon üretiyor. 2014-2024 yılları arasındaki 10 yılda 2,2 milyar adet telefon satmış.  Brand Finance’ın “Dünyanın En Değerli 500 Markası” çalışmasında 574,5 milyar dolar marka değeriyle Apple yine birinci gelmiş. 

Yapay zekânın görüntüyü, sesi kopyaladığı, bir kişinin sadece yüzünü değil jest ve mimiklerini bile kopyalayıp âdeta o kişiymiş gibi davranabildiği günlere geldik.

Sokak röportajında gençlere mikrofon uzatılıyor. “Mutluluğun sırrı nedir?” diye soruyorlar. Birisi şöyle diyor. “Mutluluğun sırrı Esra abla ve Leyla abladır”.

Geçtiğimiz hafta UTTS konusunu yazdım. Bir hafta boyunca gündemde kaldı bu konu. Beni az çok tanıyan herkes bilir ki bu popülarite benim hiç sevmediğim ve istemeyeceğim bir popülarite.

31 Ocak itibarıyla tüm ticari araçlara, yani şirket araçlarına, daha sonra da tüm motorlu araçlara takılacak olan bir cihaz ve akaryakıt istasyonundaki pompanın bu cihazla haberleşmesi projesi. Devletin akaryakıttaki kayıt dışılığı önleme çabasının bir başka denemesi.

Tam bir hafta olacak siz bu yazıyı okuduğunuzda. Kartaltepe’deki otel yangını. İnsanların evlatlarıyla birlikte yanarak mı yoksa 12. kattan aşağı atlayarak mı öleceğine karar vermek zorunda kaldığı bir can pazarı.

Son yıllarda, ne yaparsak yapalım, en keyifli anımızda bile üç düğüm beliriveriyordu boğazlarımızda. Bir yanımıza bakıyoruz, Suriye’de evlerinden yurtlarından edilmiş milyonlar, diğer yanımız Gazze, silahlı güçlere direnen ve maalesef şehit olan kadınlar, çocuklar, bebekler. Bir de içeride, her an patlamaya hazır kalleş pusularıyla canımızı yakan PKK gerçeği.

Rekabet Kurumu dizilere oyuncu veren sinema ve dizi oyuncularına menajerlik yapan ve adlarına cast ajansları denilen şirketlerle ilgili bir soruşturma başlatmış.

Genç hanım takipçilerimden, okurlarımdan çok fazla mesaj alıyorum bu konuyu yazmam için. Sosyal medyada da çok yoğun şekilde paylaşılan bir mesele. Genç erkek kardeşlerimizle ilgili bazı açmazlar var. Haydi bunları konuşalım.

2025 yılı benim tahminime göre seçim yılı olacak. 2025’e erken seçim söylentileriyle girebiliriz ve senenin sonunda bir Cumhurbaşkanlığı erken seçimine gidilebilir.

Dünyanın en iyi okullarına bile gönderseniz çocuklarınızın öğrenemeyeceği şeyler var. Buna mukabil çocuklarımızı yetiştirmeyle ilgili sorumluluğun büyük kısmını okullara bırakmış durumdayız. Hele hele özel okulların bu kadar artması, özel okullara yılda milyon liraları aşan ödemeler yapılması da ailelerin okullara atfettiği önemi arttırıyor.

Son bir haftada dünyada çok büyük bir değişim oldu. En fazla Türkiye’yi etkileyen bu olay tarihin akışı içinde çok önemli bir olay. Son 20 yılda Suriye’de akılalmaz bir vahşetle kendi vatandaşlarını katleden, milyonlarca insanı yerinden yurdundan eden zalim Beşar Esad kendi ülkesinden kaçmak zorunda kaldı. Rusya’ya sığındı.

Evet, bu yazıyı yazdığımda binlerce mesaj gelecek, biliyorum. Bizde aynısı var diyeceksiniz, eminim. İki genç aile kuruyor. Düğünleri olup bitiyor. Evlerinden içeri bir genç hanım, bir genç beyefendi girmek istiyorlar. Fakat o da ne? Ailelerinin ruhu evlerinde. Ya gelinin, ya damadın, ya da ikisinin birden ailesi bu gencecik, ayakları üzerinde durmaya çalışan ailenin müstakil bir aile olabilmesine imkân tanımıyor.

Covid-19 ismiyle hafızalarımıza kazınan pandeminin Türkiye’de görüldüğü 11 Mart 2020’den bugüne tam 1.724 gün geçti. Bir başka deyişle 4 yıl 8 ay 18 gün.