Kızınıza damat istemeye gitmeye hazır mısınız?

A -
A +

Genç hanım takipçilerimden, okurlarımdan çok fazla mesaj alıyorum bu konuyu yazmam için. Sosyal medyada da çok yoğun şekilde paylaşılan bir mesele. Genç erkek kardeşlerimizle ilgili bazı açmazlar var. Haydi bunları konuşalım.

 

 

 

Şu anda evlilik çağına adım atan gençler 1995-2005 arası doğanlar. 20 ila 30 yaşları baz aldığımda bu tarihler çıkıyor. En zor kuşaklarımızdan biriyle karşı karşıyayız. Zira 1995’den önce doğan gençler kendilerini bir şekilde kurtardı.

 

 

 

Önce, önceki jenerasyondan biraz bahsedelim. 1995’den önce doğanlar.

 

 

 

Nisbeten daha çok zorluk görmüş, ailesinin gördüğü zorluklara daha çok şahit olmuş bir jenerasyon 1995’den önce doğanlar.

 

 

 

İnternetli bir dünyaya doğmamış çocuklar 1995’den öncekiler. Bir bilgiye ulaşmak için iki klavye tıkırtısı ile milyonlarca bilgiye ulaşan değil, kırmızı kaplı ansiklopedileri kitaplıktan indiren jenerasyon.

 

 

 

Odasında bilgisayar oyunları oynayan steril bir jenerasyon değil 1995’den önce doğanlar, sokakta oynamış, annesinin arada sepetle saldığı salçalı ekmekle büyümüş, asla yemek seçme fırsatı olmamış, hatta çoğu 3-4 çocuklu ailelerin çocukları olduğundan evde aç kalmamak için vahşi doğa şartlarına uyum sağlamış insanlar.

 

 

 

Bu köşede sık sık okuduğunuz üzere, babaları tarafından yazları mutlaka bir tanıdığın yanına verilmiş ya da en kötü ihtimalle babanın yanında gidip gelmiş çocuklar. Annesiyle birlikte tatile, yazlığa, yurt dışında dil okuluna gönderilmiş çocuklar değil.

 

 

 

Gelelim 1995-2005 gençliğine.

 

 

 

Kırıcı olmamak için tersten anlattım, daha steril büyümüş, daha az risk alınarak yetiştirilmiş, daha çok doktora götürülmüş, daha az kardeşle büyümüş, çoğunluğu tek ya da iki çocuk olup paylaşmak nedir pek bilmemiş çocuklar.

 

 

 

Hatta aynı ailenin çocukları arasında bile 85’li, 90’lı abilerinden sonra dünyaya gelmiş çocuklar arasında bile uçurum derecesinde farklar var.

 

 

 

Ailesinin yokluk yıllarını görmüş çocuklar ve görmemiş olanlar. Bu iki kuşak arasında da büyük bir kuşak çatışması var.

 

 

 

Hatta bu iki kuşaktan yaşça büyük olanların ekonomik durumları küçük olana göre çok daha iyi, ama küçük olanlar çok daha güzel giyiniyor, güzel yaşıyor, güzel geziyor. İşte kuşak farkının önemli bir göstergesi.

 

 

 

Genç kızlar neden şikâyetçi?

 

 

 

Genç kız kardeşlerimden en çok aldığım mesaj. Abi sözlüm, nişanlım ya da eşim benden ilgi bekliyor, benden çok nazlanıyor, benden fazla saçına, kıyafetine özeniyor, kendine çok fazla zaman ayırıyor. İlişkide roller karıştı.

 

 

 

O beni aramıyor, benim aramamı bekliyor. O ilgilenmiyor, benden ilgi bekliyor. Plan yapmamı, hediye almamı, hatta neredeyse onu evinden alıp evine bırakmamı.

 

 

 

Bir Amerikalı çiftin çektiği bir video kafamın içinde dönüp duruyor. Genç adam işten ayrılmış, ev erkeği olmuş. Karısı da çalışıp eve ekmek getiriyor. Karısı şaka olsun diye adama “Ben parayı fazla harcamışım, kirayı ödeyemeyeceğim” diyor. Adam çok şaşırıyor ve karısına “Hafta sonu fazla mesaiye kalamaz mısın?” diye soruyor. Karısı “gerçekten fazla mesaiye kalmamı mı istiyorsun?” dediğinde de “Son işimde olanlardan sonra tekrar çalışmaya dönmemi istemeyeceksin değil mi?” diye soruyor.

 

 

 

Dostlar. Hani şu erkeklere sorulan “Karınızın çalışmasına izin verir misiniz?” soruları vardı röportajlarda sorulan. Ya da “Kadının çalışma hayatında yeri artmalı” konulu sempozyumlar. Benden söylemesi, hikâye terse dönecek. Sosyal medya yüzünden Tokat Turhal’da, Samsun Terme’de, Mersin Mezitli’de yaşayan bir genç ile Miami’de, New York’da yaşayan gençler eşitlendi. Eğer çocuğunuza çok sağlam bir karakter inşa etmediyseniz oralardaki gençleri izleyip özenmeleri, onlara benzemeleri çok olası.

 

 

 

- Birkaç yıl sonra kız aileleri kızları için erkek istemeye gidecek erkek ailelerine.

 

- Düğünü, derneği kız tarafı yapacak, erkek tarafı nazlanacak.

 

- Erkekler evde oturup kadınlar çalışacak.

 


Bütün bunların da kıyamet alametlerinden pek de farkı yok.

 

 

 

Avcı erkek figürü kayboluyor. Yedirdiğimiz ambalajlı gıdalarla, GDO’lu besinlerle, Covid-19 aşısı dâhil birçok çeşit aşı ve ilaçlarla erkek çocuklarına östrojen hormonu salgılatılıyor. Kız gibi konuşan, fizyolojisi bozulan erkekler, erkek gibi konuşan, erkeklere özenen, erkeksi giyinip küfürler eden kızlar. Sonunda da ortada bu iki cinsi birleştirip cinsiyetsiz bir dünya.

 

 

 

Hep diyorum, yine diyeyim, bu çağ çoluk çocuğu özgür ve rahat yetiştirme çağı değil. Evinizdeki, odasındaki aslan parçası gibi evladınızı elinizden almak için hiç bu kadar iştahlı bir çağ olmamıştı.

 

 

 

Para kazanmak için çocuklarınızı ihmal edersiniz ama servetinizi verseniz, şuuru, zihni kayan bir evladı geri getiremezsiniz.

 

 

 

Ömer Ekinci'nin önceki yazıları... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Meto11 Ocak 2025 09:19

Çok güzel bir yazı olmuş, yüreğinize sağlık

Hüseyin şahin 5 Ocak 2025 22:19

Ömer abi tesekkur ederiz