31 Ocak itibarıyla tüm ticari araçlara, yani şirket araçlarına, daha sonra da tüm motorlu araçlara takılacak olan bir cihaz ve akaryakıt istasyonundaki pompanın bu cihazla haberleşmesi projesi.
Devletin akaryakıttaki kayıt dışılığı önleme çabasının bir başka denemesi.
Daha önce akaryakıt istasyonlarına çeşitli sistemler deneyen devlet buna muvaffak olamadığı için bu kez de araç sahipleri ve araçları üzerinden bir sistem kurmaya çalışıyor. Milyonlarca otomobile tanesi 2.700 lira civarına gelen bir basit çip takılacak.
UTTS kurulum izni alan araç servisleri ise her bir montaj için 1.000 liradan başlayan ücretler istiyor.
10 aracı olan bir firma 35 - 40 bin lira gibi bir maliyetle karşı karşıya.
Dün UTTS cihazının içeriği ve görüntüsü düştü önüme. Bizim Desnet’te bir işimiz RFID çözümleri, o yüzden işimizin bir parçası da bu gibi mekanizmalar. Yakıt alınan ve pompanın yerleştirildiği bölgeye vidalanan bu turuncu parçanın içinde en pahalısı bir dolar civarına gelen bir çip var. En pahalısı diyorum zira biz 5.000 adetlik siparişte tanesini 5,5 TL’den satıyoruz. Ama hadi bizimki basit, UTTS’deki de inanılmaz işlevsel bir çip olsun. Olabileceği en yüksek maliyeti bir dolar. Bu en yüksek maliyetten hesaplasak bile 36 lira yapar. Nerede 36 lira, nerede 2.700 lira.
Haydi bunu geçtik. Montajı yapılan kutunun kalitesizliği içler acısı. Marketlerde çocukların aldığı ve içinden saçma sapan oyuncakların çıktığı markasız, basit, ucuz oyuncak kutularından hâllice bir plastik kutu ve kenarlarında vida yerleri. Üç, beş milyon liralık arabanızın kasasında vida deliği açarak montaj yapılacak ve bu işlemde sizin hiçbir faydanız yok.
Devlet diyor ki “Ben akaryakıt istasyonlarındaki kaçağı önleyemiyorum, ey vatandaşım sen bana yardım edeceksin”. “Peki değerli devletim edeyim tabii ne yapmam lazım?” dediğinizde cevap şu “Sana 50 liralık bir çipi 2.700 liraya arabanı vidayla delmek suretiyle takacağım. Yetmez, bir de arabayı sattığında o çip çöp olacak ve yeni arabana yeniden alacaksın. Yoksa sana 28 bin TL’ye kadar ceza kesebilirim.”
“Bir dakika yahu, hani ben sana yardımcı oluyordum sevgili devletim. Ne ara yine bana ceza kesiverdin” diyemiyorsun elbette.
Giriyorsun UTTS sistemine. Orada da ayrı bir garabet. Her şeyden önce bu UTTS garabeti Darphane’nin görev alanının içine alınmış. Çok mantıksız ama böyle. UTTS’ye bir sistem yapmışlar ki evlere şenlik. Sanki Türkiye’de e-Devlet sistemi hiç yokmuşçasına UTTS sizden sıfırdan üye olmanızı, kendinizi tanıtmanızı, şirketinizi tanıtmanızı ve tüm araçlarınızın ruhsatlarına varıncaya kadar sisteme kendinizi hatırlatmanızı istiyor.
“İyi de benim zaten e-Devlet sistemine girişim var. Devlet zaten benim şahsımın ya da firmamın tüm araçlarını biliyor, hepsi e-Devlet’te kayıtlı. e-Devlet şifresiyle sisteme girmek varken, araçlarımı e-Devlet’ten otomatik listeleyip tek tuşla hepsini sisteme dâhil edebilirim” mi dediniz? Maalesef. Sanırım bu UTTS sistemini yapan ekibin bir an için, ya da proje boyunca e-Devlet sistemi akıllarından çıkıvermiş. Düşünün aracınızın şasi numarasına kadar, ruhsat fotoğrafına kadar sisteme girmenizi istiyor.
Haydi bunu da geçtim. Zaten arabalarımızda yine aynı teknoloji ile geliştirilmiş ve yine parayla satın aldığımız HGS’lerimiz var. Onları UTTS’nin 1/10 fiyatına satın alıyoruz ama aynı şey var içinde. RFID çipi. Hoş ben HGS’yi de çok pahalıya aldığımızı düşünüyorum ama UTTS’yi görünce hepsi gözüme uygun göründü vallahi. Aslında HGS etiketleri ile de entegre edilebilirdi bu sistem. Temelde UTTS de, HGS de aynı işi yapıyor, aracın kimlik kartı görevini görüyor.
Haydi bunu da geçelim. Aracınızı sattığınızda UTTS çipiniz çöpe gidiyor. Siz yeni arabanıza, arabanızı alan da sizin arabanıza yeniden almak zorunda. Oysa RFID çipinin teknolojisinin olayı zaten yeniden programlanabilmesi.
Haydi bunu da geçelim. Otomotiv endüstrisi köklü bir endüstri. UTTS’yi sabitlemek için kullandıkları vidaları otomotiv sektörüne kabul ettirmeniz imkânsız. Ama işte, birkaç bürokrat oturdukları deri koltuklardan böyle bir karar alınca olmaz denilen şey oluyor. Otomotivde araca her ekleyeceğiniz parça binlerce testten geçer. Zaten otomobil fiyatları milyonlarca TL’yi geçti, şimdi bu milyonluk araçlarda vida delikleri açılacak. Araba bu vida deliğinden paslanmaya başlayacak ve beş sene sonra paslanmış bir arabanız olacak. Milyarlarca dolarlık zarar iki vidayla başlayacak. Devletimiz araçlarımızın değer kaybını karşılayacak mı?
Ve size hikâyenin sonunu söyleyeyim. İki sene sonra UTTS zorunluluğu kaldırılacak, işe yaramadığı anlaşılacak. “Taktırmanıza gerek yok” denilecek. Bizler de kendi arabalarımızı paslandırdığımızla ve maliyetinin beş yüz katına aldığımız çiplerle kalacağız.
Değerli yetkililer “Her Türk vatandaşı devletine 2.700 TL göndersin” deseydiniz biz gönlümüzden, seve seve gönderirdik. Arabalarımızı delmenize gerek yoktu.
Ömer Ekinci'nin önceki yazıları...
Çok doğru yerinde bir yazı tebrikler