Huzursuz aileler çoğalıyor!

A -
A +

Evet, bu yazıyı yazdığımda binlerce mesaj gelecek, biliyorum. Bizde aynısı var diyeceksiniz, eminim.

 

İki genç aile kuruyor. Düğünleri olup bitiyor. Evlerinden içeri bir genç hanım, bir genç beyefendi girmek istiyorlar. Fakat o da ne? Ailelerinin ruhu evlerinde. Ya gelinin, ya damadın, ya da ikisinin birden ailesi bu gencecik, ayakları üzerinde durmaya çalışan ailenin müstakil bir aile olabilmesine imkân tanımıyor.

 

Hele hele genç kız ya da erkek henüz gelişimini tamamlayamamış, hâlâ yetişkin bir kadın ya da adam gibi düşünmeyen, hâlâ annesinden, babasından sufle alan insanlarsa iş iyice zorlaşıyor.

 

Bir aile ile tanışmıştım. Kızlarını Ankara’dan İstanbul’a vermek istemiyorlardı. Kız oğlanı sevmiş, evlenmek, gitmek istiyor. Aile izin vermiyor. Sebep ne peki?

 

Meğer genç kızın annesi de otuz, otuz beş sene önce bir başka ilden gelin gelmiş. Şöyle diyormuş: “Ben otuz beş senedir ailemden uzaktayım.”

 

Düşününüz, bu ablamızın çocukları olmuş, büyümüş, bazıları evlenmiş, yuva sahibi olmuş, evlatları olmuş, ablamız torun torba sahibi. Ama hâlâ ailem dediğinde kardeşleri ve anne babası geliyor aklına.

 

Kurduğu aile gelmiyor “Ailem” dendiğinde aklına. Bu çok acı. Geçen otuz beş yıla, eşine, çocuklarına, torunlarına büyük haksızlık.

 

Bir başka durum, ailenin oğlu ya da kızı evleniyor ama ailesi oğlunun, kızının mental olarak o evden gitmesine izin vermiyor. Olumlu durumlarda, “onun artık evi ayrı” deniliyor ama her olumsuzlukta mutlaka haberdar ediliyor. “Bu evin huzuru yoksa o evin de olmasın” dercesine, o eve de sıçratılıyor yangın.

 

Biraz daha ötesi, özellikle de bekarken ailesinin sorumluluğunu üstüne almış olan evlatların evlendikten sonra da aynı sorumlulukları taşıması bekleniyor. Bu sefer genç bocalıyor, hangi evin sıkıntılarını, sorumluluklarını taşısın, arada kalıyor.

 

Bir video izledim. Yabancı bir video. Genç çift bebeklerinin cinsiyetini öğrenmek için bir balon patlatıyor. Balondan pembe tozlar saçılırsa kız, mavi saçılırsa erkek olduğunu o anda anlıyorlar. Pembe tozu görünce genç çift tam birbirlerine sarılacakken oğlanın annesi oğluna sarılıveriyor. Gelin şaşkın. Oğlan kanepeye düşüyor annesiyle birlikte, anne yine bırakmıyor.

 

Sonra bizim kültürümüzde pek olmadığı şekilde genç kız kayınvalidesine yaptığının sağlıklı bir şey olmadığını söylüyor. Kadın hemen karşı atakta. “Sen hamile olduğun için sana bunları hormonlar söyletiyor” diyerek kızı suçluyor. “Ben de babaanne olacağımı öğrendim sonuçta” diyor. Kız “Benden önce eşime sarıldın” dediğinde anne “Sen her gün sarılıyorsun, ben bir şey diyor muyum?” diye bir cevap veriyor.

 

Evet, bildiniz. İşte en sağlıksız nokta. Oğlunu gelininden kıskanan anne!..

 

Eğer oğlu da annesiyle eşinin arasında kalırsa, sağlıklı bir şekilde süreci yönetemezse yuvasının dağılmasına kadar gidiyor bu hikâye. Sonra oğul bu sefer de annesine düşman oluyor. Annesi de bundan gelinini suçluyor. Kısacası karmakarışık bir denklem. Çöz çözebilirsen.

 

Öncelikle sorunlar henüz sorun olmadan, anne-babaların çok ama çok olgun, tecrübelerinin hakkını vererek davranmaları gerekiyor. Ama bunu çoğunlukla göremiyoruz. Bu sefer de gençlerde zaten tecrübesizlik var, onlar da etkiye tepki olarak olumsuz bir tavır içine girdiklerinde, yandı gülüm keten helva.

 

Anne-babalar, evladının yuvasını kurmasını, mutlu olmasını isteyenler. Gelin onları rahat bırakalım. Evlerinde kendi hayatlarını inşa etmelerine, hatalar yapıp bunu fark edip düzeltmelerine imkân tanıyalım. Nazlanmak küçük olana yakışır artık siz büyüklersiniz.

 

Kendi gençliğiniz güzel geçmemiş olabilir. Başka bir zamandayız. Sizin kayınvalideniz , kayınpederiniz sizi huzursuz etmiş, ezmiş, üzmüş olabilir. “Ben yaşadım, onlar da yaşasın bunu” demeyin. Siz yaşadınız ama üzüldünüz, mutsuz, huzursuz oldunuz. Sizin çocuklarınız da sizin gibi üzücü hatıralarla anmasın sizi.

 

Nasıl hatırlanmak istiyorsanız öyle davranın.

 

Size ne yaşatıldıysa öyle değil!..

 

 

 

Ömer Ekinci'nin önceki yazıları... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.