Beytülmal mı ganimet mi?

A -
A +

Bir şehrin önemli bir mülki amiri sevdiği bir şarkıcıya jest olsun diye ona koruma polisi tahsis ediyor. Şarkıcı o şehirde doğmuş büyümüş fakat o şehre iki yılda bir ancak gidiyor ama o şehrin emniyetinden bir koruma polisi kardeşimiz tahsis ediliyor. O mülki amir o şehirden gidiyor ama koruma tahsisi kalıyor...

 

Yıllar geçiyor. Her yeni yılda o şehrin koruma tahsis komisyonu toplanıyor, komisyonun başında ilin emniyet müdürü, bu isim önlerine geliyor, emniyet müdürü “Şimdi koruma kararını kaldırırız, başına bir iş gelir, bize patlar” deyip kararı uzatıyor.

 

Ben bu şarkıcı arkadaşın ismini açık açık sosyal medyada yazdım, beş milyon civarı görüntülenen bu paylaşıma binlerce insan o şarkıcıyı etiketledi. Tek bir cevap bile vermedi, veremedi.

 

Bu koruma polisinin maaşı ve tüm giderleri, tek bir koruma polisi için yıllık yarım milyon liramız sizin, bizim cebimizden, vergilerimizden ödeniyor. Kimin için? Geceleri mekânlarda, barlarda sahne alan bir şarkıcıyı korumak için.

 

Geçiyoruz. Eş cinselliğiyle bilinen pos bıyıklı bir modacıya gencecik bir koruma polisi veriyorlar. 25 yaşında bir genç. Genç polis kardeşimiz bu modacının ortamlarına gire çıka madde kullanmaya başlıyor. Bir zaman geçiyor. Madde kullandığı gerekçesiyle bu kardeşimiz meslekten ihraç ediliyor. Yani onu o genç yaşında o tip ortamlara girip çıkan kişinin yanında görevlendiren sistem bu kez de madde kullandığı için meslekten atıyor.

 

Genç polis kardeşimiz memleketi Hatay’a yerleşiyor. Bir kızı seviyor, evleniyorlar. Şubat ayının başı, yıl 2023. Bir hafta sonra 6 şubat depreminde bir haftalık gencecik eşiyle yeni evlerinin enkazında el ele göçüyorlar bu âlemden. Mekânları cennet olsun.

 

Bizim devletimiz büyüktür, hem de çok büyüktür. Elbette bu kişileri korumaya gücü yeter. Ama başta İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya ve Emniyet Genel Müdürü Sayın Erol Ayyıldız olmak üzere tüm büyüklerimizden rica ediyorum.

 

Şarkıcıları, modacıları değil koruma, şubedeki polis kardeşlerimiz koruyacaklarsa gidip millî teknoloji ve savunma sanayi şirketlerimizin mühendislerini korusunlar.

 

Geceleri barlarda, yazları sahillerde sahne alan şarkıcılar, eş cinsellik propogandası gibi makyajla gezen modacılar da gidip bi’zahmet bir güvenlik şirketinden parasını ödeyip koruma tutsunlar. Kahraman Türk polisinin izzetine, şerefine leke sürmesinler.

 

Bu şekilde, ülke için çok önemli bir statüde olmadığı ve hak etmediği hâlde fi tarihindeki bir ihbardan kaynaklı başlatılan tüm koruma kararlarının kaldırılmasını da devletimizden rica ediyorum.

 

 

Bazı yanlışlar


Bazen bir görevlendirme görüyorum. Ağzım açık kalıyor. Geçmişte bir belediyede yönetici olan bir arkadaşımız o belediye el değiştirdikten sonra âdeta bir hafta bile geçmeden yarı kamu ya da kamuya yakın bir şirkette yönetici olarak göreve başlıyor.

 

Bir başkası mesela yine kamuya yakın bir önemli şirkette bilgi teknolojilerinin başında ama yetersizliği nedeniyle gönderilmek isteniyor. Araya o giriyor, bu giriyor, aynı şirketin bir kardeş şirketinde bu sefer insan kaynakları müdürü olarak işe başlıyor. Bilgi teknolojileri nere, insan kaynakları nere?

 

Gazetemizin benim yazılarıma son verdiğini düşünelim. Araya adam sokuyorum ve bu sefer de spor yazarı olarak başlıyorum. Siz okur olarak demez miydiniz “Türkiye gazetesi sen bizimle dalga mı geçiyorsun?!.” İşte ben de aynı rahatsızlığı duyuyorum.

 

Kendi aile şirketinden içeri bile sokmayacağı, evinde gece bekçisi yapmayacağı kişileri bir bakıyorsunuz bir yarı kamu şirketinde müdür yapıyor adam. Rica üzerine.

 

Siyaset yapıyor kişi, milletvekilliği ya da gençlik kolları başkanlığı ama sonraki dönemde görev verilmiyor. Başlıyor “Peki ben ne olacağım?” lobisine. Yukarılardan bulduğu bir tanıdık da “boşta kalmasın” diye bir yerde yönetim kurulu üyesi, bir şirkete genel müdür yapıveriyor.

 

Hani liyakat diyoruz ya, liyakate aykırı tek durum da bu kişinin atanması olmuyor. Liyakatsiz atanan bir yönetici kendisine bağlı yapıda ne derece liyakati sağlayabilir? Dahası en başta kendinin liyakatsiz olduğunu bilen bir yönetici altında parıl parıl parlayan, cıva gibi liyakat sahibi bir ekip ister mi? Elbette istemez. Sonra? Sonrası kurum zararı.

 

Devletimizin kamunun parasına, devletin ve milletin malına âdeta bir ganimetmiş gibi davranan bu ara yöneticilerden bir an önce kurtulması lazım.

 

Bu ülkenin kaynaklarını doğru kullanarak, gerçekten tasarrufla kalkabiliriz ayağa. Yoksa yurt dışı harcını 15 bin de yapsanız bu delik kapanmaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe23 Haziran 2024 13:02

Sayın yazar, yazınızı okudum. Çok beğendim. Size "Ömer Efe" diyesim geldi o derece...