Her servet paradan mı oluşur?

A -
A +

32 yaşında baba oldum. Bugünün şartlarında normal gibi görünse de aslında geç bir yaştı. Tek bir şeye sığındım. Belki bu yaşta baba olmuş olmanın da kendine göre güzellikleri vardır, onlara odaklanmalıydım.

 

Mesela 20’li yaşlarım çok sarsıntılı, çalkantılı geçmişti. Bu köşede birkaç hafta önce okuduğunuz o meşhur dolandırılma dönemim mesela tam o dönemlerdeydi. Yine televizyonculuk dönemim de o döneme denk geliyordu. Haftada bir canlı yayın, o günü tamamen dolduran, o günün dışında da hafta içi en az birkaç günü alan bir yoğunluktu.

 

Beni çok etkileyen bir istatistik şöyle diyor. Çocuklarınız 12 yaşına geldiğinde onlarla geçireceğiniz ortak zamanınızın yüzde 75’ini tamamlamış olacaksınız. Müthiş çarpıcı bir araştırma.

 

Zira 12 yaşını geçince, hele de 15’i geçince kursuydu, okuluydu, sporuydu, etkinliğiydi derken o size zaman ayıramayacak.

 

Şöyle bir kucağınıza alıp sevmek isteyeceksiniz, “baba dur ne yapıyorsun ben kocaman insan oldum” deyip bir de sizi paylayacak.

 

Bütün bunların bilinciyle doğduğu günden beri oğlumla birbirimize çok uzun saatler ayırmayı alışkanlık edindik. Şimdi 8 yaşında ve bilir ki babası 16.45’de ofisten çıkacak ve 17.00’de kapıdan içeri girecek. Daha hiç oturmadan da onunla beraber dışarı çıkacağız, ormana, parka, paten kaymaya, yürüyüşe ya da Marmaray’la bir hedef belirleyip oraya gezmeye gideceğiz.

 

Geçtiğimiz günlerde bir müşteri aradı. Türkiye’nin önde gelen bir madeni yağ şirketinin büyük bir projesi varmış bizim el terminalleri ile ilgili. Hatta patronları bizzat ilgilenmiş, bizim şirketi araştırmış ve bizzat ofisimize gelmek istemiş. Ancak tek müsait saati saat 17.00 – 18.00 arası imiş.

 

Bizden alacakları adet bizim bir aylık satışımıza denk. Önemli bir iş. Ama bu saati söyleyince kendisinin asistanı ben şöyle cevap vermişim (hatırlamıyorum): “Olmaz ben o saatte oğlumla oynuyorum. Saat 16.00’da gelirse 45 dakika görüşürüz ama 46. dakikada çıkarım şimdiden söyleyeyim.”

 

Kadıncağız da patronuna bunları aynen iletmiş. Oysa ben ileteceğini pek düşünmemiştim. Patronun çok ilgisini çekmiş bu iş. Bu büyüklükte iş için bir başka şirketi arayıp “gelip geceden bizim şirketin önünde bekleyin” dese gidip çadır kuracak insanlar varken benim cevabım üzerine araştırmaya başlamış.

 

Bir gün ansızın aradı. Bazı sorular sordu. Ben de anlattım. O saate neden randevu veremeyeceğimi sorunca da söyledim. 57 yaşında, çok maceralı bir hayatı olmuş, şimdi 15 ve 10 yaşında iki oğlu olan ama geçmişi birçok ülkede yaşayarak, birçok sektörde işler yaparak geçmiş bir abimiz.

 

Telefonda samimi bir görüşme geçti ama ben adamın sorularının nereye varacağını hiç düşünmedim. Geçtiğimiz hafta ansızın kapı çaldı. Gelen bu büyük şirketin sahibi, eşi ve küçük oğluydu. Bir ara bu adam beni kenara çekti ve başladı. “Sen bana çok büyük bir hayat dersi verdin.”

 

Nasıl yani, anlamadım dememe fırsat kalmadan başladı. “Benim hayatım sıkıntıyla, kaosla geçti. Çok geç baba oldum. İşlerim çok yoğun. İşimin büyüklüğü senin işinin muhtemelen yüz katı. Param, servetim de aynı şekilde. Ama sen para kazanmak için, daha çok iş yapabilmek için çocuğunla geçireceğin vakitten ödün vermedin. Önce çok kızdım ‘o kim ki beni reddediyor, randevu veriyorum, bana uymaz diyor’ diye düşündüm. Sonra baktım ki meğerse kıskanmışım seni, özenmişim. Sonra büyük oğlumun odasına gittim, ona onlarla yeterince vakit geçiremediğimi, ama bundan sonra farklı olacağını söyledim. Senin yaptığın gibi Marmaray’a binip onlarla kalabalığa karışacağımızı, Sirkeci’ye, Üsküdar’a gideceğimizi söylediğimde ne yaptı biliyor musun? Ağlamaya başladı. Çok duygulanmıştı. Ben de çok duygulandım ama belli etmedim. Sen bana çok büyük bir ders verdin, ufuk açtın.”

 

Ben çok şaşırdım. Hiç beklemiyordum böyle bir şey. Farkındalık bile nasip işi, Allah herkese aynı tabloyu gösteriyor ama herkes kendi nasibindeki kadar görebiliyor. Bu abimize Allah bir işaret göndermiş. Onda da vesile olarak bizi seçmiş. Vesilelere uyabilmeyi, arkasındaki asıl mesajı fark edebilmeyi nasip etsin hepimize.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.