Dünyanın en büyük kriz ihracatçısı ABD...

A -
A +

Ukrayna ve ABD arasında Rusya ile yapılacak ateşkes ile alakalı bir mutabakata varıldı. Hemen akabinde Amerikan tarafı "bundan sonrası Putin'e kalmış" şeklinde bir açıklama yaptı. Rusya'nın bu çabalara kayıtsız kalacağını sanmıyorum. 

 

Türkiye'nin ara buluculuğu ile Rusya'ya "onurlu geri çekiliş" hakkı tanınması için verilen çabalara Avrupa kayıtsız kalmıştı. Şimdi ise Trump'ın zorbalığı ile bir ateşkes imzalanıyor ve Avrupa buna seyirci kalmaktan başka bir şey yapamıyor. Şimdi işin muhasebesine bakalım:

 

Eğer Türkiye'nin çabaları kabul edilmiş olsaydı bugün Ukrayna'nın doğal kaynaklarına Amerika el koyamayacak, Ukraynalıların insanca ve onurlu şekilde yaşamaları sağlanacaktı. Diğer taraftan Rusya'nın ekonomisi daha fazla yıpranmayacak, askere alınma korkusuyla yaşayan Rus Halkı rahatlayacak, bir süre sonra ülkenin dünyayla entegrasyonunun önü açılacaktı. Ancak şimdiki durumda Rusya ile Çin yakınlaşması tam da Amerikalıların istediği gibi inkıtaya uğrayacak, Avrupalılar da gösterdikleri düşmanlık sebebiyle sürekli Rusya'nın hedefi olacaklar. Aslında oldular bile. Putin eskiden NATO'yu hedef alırdı şimdi doğrudan doğruya Avrupa'yı hedef alıyor. 

 

Rusya'nın Çin'e karşı ABD'nin ileri karakolu olması pek mümkün değil ancak, Putin'in giderek doğuya doğru kayan Amerikan üslerine karşı fazla ses çıkarmaması sağlanabilir. Elbette bunlar sadece bir süreliğine geçerli olur. Trump'ın Çin'e karşı hem soğuk savaş hem de ticaret savaşı başlatmış olması bizi iki Dünya Savaşından önce yaşanan şartlara yaklaştırıyor. 

 

Amerikan Siyaseti Obama'dan beri serbest düşüşte desek yanlış olmaz. Ekim 2023'te paylaştığım bir makalede şunu demiştim:

"...Uzun zamandır ABD’nin diplomatik olarak baş aşağı gittiğini görüyoruz. Başkan Biden’ın etrafındaki aklı başında insan sayısının sürekli eksilmesi, Başkan Yardımcısı Harris’in kifayetsizliği ve Kongre’de Başkanın adamı Menendez’in rüşvet skandalı sebebiyle istifa etmiş olması, Amerikan Siyasetinde derin bir boşluk oluşturdu. Elbette her siyasi boşluk, daha disiplinli birimler tarafından doldurulur. Öyle de oldu.
Artık ABD Siyasetini Askerler, Bürokratlar ve Lobiler yönetiyor. Bu durum bile başlı başına bir felaketi tarif ediyor desem yanlış olmaz..."

Anladım ki Trump kendisinden önceki Biden Yönetiminin dağınık görüntüsüne bakıp, her şeyi merkeze almaya başlıyor. Gelgelelim kendisine akıl verenlere ve kabinesindeki isimlere bakınca Biden Dönemini aratmayacak acemilikler ve skandalların dünyayı beklediğini söylemek yanlış olmaz. Cumhuriyetçilerin önemli ismi Mitch McConnell siyaset hayatını anlattığı “The Long Game” kitabında şunu söylüyor:

 

“Bazen seçmeni dinlemek bazen de onlara liderlik yapmak gerekir. Doğru siyaset bunların zamanlamasını doğru yapmaktan ibarettir..”

 

McConnell hiçbir zaman ABD Başkanı olmayı düşünmemiş. Zaten kitabında uzun uzun anlatıyor. Daha küçükken, çocuk felci ile mücadele etmiş. Cumhuriyetçilerin zar zor Senatör çıkardığı Kentucky'den seçilmiş, yılların tecrübesi diyebileceğimiz bir siyasetçi. Sakin ve yapıcı üslubuyla tanınıyor. Anayasa'ya bağlılığı ile biliniyor. Eşi Güney Doğu Asya menşeli ve Bush zamanında ulaştırma bakanlığı yapmış bir hanımefendi. Yani McConnell aşırı milliyetçi değil, Evangelist hiç değil. Seveni de var sevmeyeni de var. Ancak en önemlisi bir çizgisi var. Cumhuriyetçi Parti ya da ABD'deki bilinen ismiyle "GOP" dünyanın başını ne büyük bir belaya soktuğunu bakalım ne zaman anlayacak? 

 

Trump'ın ortaya koyduğu ya da koyacağı stratejilerin Çin'in imalat sanayindeki liderliğini ya da yapay zekâ patentlerindeki %61'lik aslan payını ne kadar etkileyebilir bilemiyorum. Ancak Amerikan Teknolojisinin arkasında göçmenlerin gücünün olduğunu unutarak devam ettiği sürece, yarışta geri kalmaya devam edecek. Sanıyorum etrafındakiler Trump'a ABD'nin "özgür dünya" için önemli bir güvence olduğunu söylememiş. Belki de Thomas Jefferson'un 1800 yılında Başkan seçildiğinde ettiği yemini de bilmiyor: "İnsan aklının önünde kim bir tiran gibi dikilecek; bu ülke onun ebediyyen düşmanı olacak..."

 

Hak ve Özgürlüklerin, Demokrasinin, sanatın, müziğin, popüler kültürün, bilimin, sporun en nadide örneklerini sergileyen bir ülkeyi içine kapatmak ne kadar doğru bir davranıştır, bunu tarih gösterecek. Unutmamak lazım ki, ABD Steve Jobs gibi göçmenlerin sayesinde bugün dünyanın en güçlü ülkesi oldu. Kapıları kapamadığı için teknoloji ve bilimde ilerledi. Sadece Cowboy müziği ile değil, Afrika, Latin Amerika, Arap, Türk, Hint, Çin, Japon, Rus ve Avrupa kültürlerinin karışımıyla yükseldi. Eğer Ay'a gidebilmiş ise, Avrupalı Bilim Adamlarıyla başardı. Sporda başarıyı genelde Afrika kökenli sporcularla elde ediyor. Teknolojide ise Sırp Kökenli Tesla'dan başlayarak daha birçok muazzam örnek verebilirim. Atlantic Records'un kurucusu olan Ahmet Ertegün bir başka harika örnek. 

 

İlk seçildiğinde de söylemiştim: Trump sadece ABD'nin değil, dünyanın başına gelmiş en ciddi felaketlerden biri olabilir. Böyle bir insanın Başkanlığa tekrar seçilmiş olması Amerikan Siyasal Sistemi'nin ciddi olarak analiz edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. 

 

 

 

Prof. Dr. Emre Alkin'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.