"Aklıma öyle farklı bir şey gelmiyor"

A -
A +

Büyüklerimin “Ragıp Abi yazsın, Ragıp Abi çizsin…” sözü kulaklarımda çınladı.

 

 

 

Henüz adını bile koyamadığım eserin, bu başlangıç safhasında pek hazırlıksız yakalanmıştım. Muhabbet dolu bakışlarla süzdü beni:

 

- Kitabın ismi ne olacak?

 

- Hatırat…

 

- Olmaz! Hem çok kullanılmış bir isim. Hem herkesin kolay düşünebileceği bir şey. Daha cazip bir şey bul.

 

- Aklıma öyle farklı bir şey gelmiyor.

 

- Ben seni tanırım; istersen en münasip olanı bulursun!

 

- Peki, “Dayı” olsun o zaman.

 

- Yaşını başını almış koca adamsın Hoca! Dayılık sana yakışır mı hiç?

 

- Nasıl yani?

 

- Nasılı var mı? İsmi okuyan “Kurtlar Vadisi” gibi bir macera romanı sanır. İçinde farklı şeyler görünce de sukut-u hayâle uğrar. Daha akıllıca bir şeyler düşün!

 

- Akıllıca derken…

 

- Yani delice bir şeyler olmasın! Kulluğa yakışır, muhatap olanı ilk bakışta ikaz eden bir isim üzerinde dur.

 

- Niçin zora sokuyorsun?

 

- Kitabın ismini bulduğunda mutfağa gel, olur mu?

 

- Gelirim inşaallah.

 

- Şey! Buldum galiba! İçinde kulluk da var, acizlik de…

 

- Hiçbir şey anlamadım!

 

- Meselâ; “ABDİÂCİZ” olsun. Buna da itiraz etmezsin herhâlde.

 

- Ha şimdi oldu! Hem de ne kadar kuvvetli olursan ol yine Yaratan’a muhtaçsın. Bundan daha yakışanı olamazdı. Demedim mi “istersen en iyisini bulursun” diye. Al bunu. Buruşuk olsa da kâğıttaki resmini tamamla. Ben de merak ediyorum neticeyi.

 

 

 

Gece yatana kadar,

 

Şafak atana kadar,

 

Hoca durmadan çalış!

 

Dünya batana kadar.

 

 

 

Ölümüne mücadelenin mânâsızlığını, saat ile sessizlik arasında geçen dakikaları, dışarıdan, çok uzaklardan gelen çocuk bağrışmalarının arasında hayatı mematı düşünerek nihayet resmi tamamladım. Koparılmış defter yaprağına düşündüklerimi çizerken her şeyi yeniden kurduğumdan habersiz bir medenî cesarete de kavuşmuştum. Kim bilir kimler bana, tedavülden kaldırılmış bir nasihat reçetesi takdim edecekti, iyiliğimi düşünerek.

 

İki arada bir derede olunmayacağının farkındaydım. Kendi kendime; “Ya yaz, ya hepten çekil bu işlerden!” dedim, içimden gelen sese kulak kabarttım. İşte tam o esnada büyüklerimin “Ragıp Abi yazsın, Ragıp Abi çizsin…” sözü kulaklarımda çınladı. Şeksiz şüphesiz karar verdim; "YAZACAĞIM!” Öyle de yaptım.

 

Aradan ne kadar zaman geçti emin değildim. Ben birkaç hafta diyeyim, siz ay deyin. İlk yazdıklarımı gözden geçirmek için müsveddelerimle karşılaştığımda, randevuya karşı gösterdiğim itaatsizliğin zaferiyle süzdüm kat kat kâğıt demetlerini. DEVAMI YARIN

 

 

 

Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.