Bağdat'ın havaları hâlâ farklı… 

A -
A +

Şimdi pişman olmuş vaziyette geri dönüyorum. Yine yüzüm yok, yine mahcup vaziyetteyim.

 

 

 

Ne kadar ferah ve temiz hissettiriyor, yağmurda ıslanmak mesela. Bayılıyorum o rahatsızlık hissine. Hani avuç içleriniz dahi ıslanır ya, böyle parmaklarınız üşümeye başlar, saçlarınızın arasından su damlaları yürümeye başlar, tam alnınızdan aşağı doğru billurdan damlacıklar kayar tek tek… Bunların hepsi de insana yaşadığını hissettiriyor bence…

 

İşte Sultan’ımızdan müsaade ve duâ almadan çıktığım yağmurlu, kasvetli havadaki yolculuğum neticesinde öldüm öldüm dirildim defalarca. Nasibimdekileri iliklerime kadar yaşadım. Şimdi pişman olmuş vaziyette geri dönüyorum. Yine yüzüm yok, yine mahcup vaziyetteyim. Bilhassa bu havalarda Dicle kıyısına gidip durgun akan suyu, sayısız martıları, suda kendi dünyalarında keyiflerince yüzen kuşları, kırık dökük balıkçı sandallarını seyretmeye, sonra sıcacık bir yere girip oturmaya bayılırdım. Serin havalar bana hep kuvvet veriyor, zaten çok sıcaklarda hepten eriyip tükensem de şikâyet etmiyorum. Bağdat'ın serin, yağmurlu havaları hâlâ farklı… Daha doğrusu çocukluğumdaki gibi her mevsimi yaşamanın hasreti içindeyim de kendi kendime seslendiremiyorum galiba...

 

 

 

Paraya gönül veren, bürünür sonsuz yasa,

 

Unutulur şifresi, kilitli kalır kasa.

 

Gençlik çabuk geçer, beli bükük elde asa.

 

Çok aceleci olma, ayakların burkulur,

 

Öfkeyle kalkan kişi, pişman olur oturur.

 

 

 

Hakka hizmet nimettir, isteme istirahat!

 

Bura mihnet yeridir, salihler etmez rahat.

 

Hesabı çetin olur, kimde varsa kabahat?

 

Rahmet yağmazsa eğer tarla, bağ, bahçe kurur,

 

Gülerek suç işleyen, ağlar ağlar oturur.

 

 

 

Cehenneme lâyıktır, Müslümana kin güden,

 

Elbet sevilir seven, affedilir affeden.

 

Sana kalmaz bu dünya, toprakta çürür beden!

 

Ölmüş balık dipte durmaz su yüzüne vurur,

 

Acele eden insan, yanlış yapar oturur.

 

 

 

Hak teâlâ acımaz, fitne fesat saçana,

 

Eş, dost, hısım, akraba arasını açana.

 

Yazıklar olsun savaş meydanından kaçana.

 

Elbette boz bulanık, akan sular durulur,

 

Hırsla esip savuran, mahcup olur oturur.

 

 

 

Tedbir Hakkın emridir, edilmeli riayet,

 

Deveni sıkı bağla, sonra da tevekkül et.

 

Suçluyu affetmekle elbet kopmaz kıyamet!

 

Yazılan başa gelir, kim kimi, kimden korur!

 

Suçlu bulunan adam, ceza alır oturur.

 

 

 

HOCA durmadan söyler, âhiret âşığına,

 

Ne koyarsan aşına, o gelir kaşığına.

 

Karakarga konar mı hiç, buğday başağına?

 

Günaha devam eden, iflah olmaz, kudurur!

 

Hesap kitap bilmeyen, iflas eder oturur.

 

DEVAMI YARIN

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Abdullah13 Ekim 2024 14:51

Çok güzel maşallah...