15/16 Temmuz gecesinde ne yaptım?

A -
A +

Mahallî medya mes'elelerinin konuşulduğu bir toplantı için Orta Anadolu'dayım.

 

Program, dolu dolu geçiyordu. 15 Temmuz Cuma akşamı Saat 21.00 gibi otele gelebildim. Bir saat kadar sonra sosyal medyaya baktım. Bu arada bana tweetler de gelmeye başladı. Boğaz Köprülerinde jandarma görüldüğü söyleniyor, darbe iddiaları haber veriliyordu. Biz, önce çok ciddi bir terör ihbarını düşündük. Darbe niçin akşam 20.30’larda olsundu? Boğaz köprüleri hem de niçin tek yönlü kapatılsındı? Kendisi de terör mağduru olan Fransa, bizdeki sefaretini vs. de kapattığına göre büyük bir terör saldırısı ihbarı alınmış, jandarma da tankıyla tüfeğiyle yardıma çağrılmıştı. Jandarma neticede İçişleri Bakanlığı'na bağlı askerî polis değil miydi?

 

22.31-22.53 arası olayı, Ankara ve İstanbul'u da arayarak anlamaya çalıştım. Kimse çok fazla bir şey bilmiyordu.

 

Bu arada garip bir şekilde tanklar, köprülerle hava meydanlarına giriyordu. Araştırmaya devam ettik. Biraz sonra olayın mahiyeti çözülmüştü. Uçaklar uçuyor, silahlar sıkılıyordu. Hâdise netti. Paralel Terör Örgütü, darbeye kalkışmıştı.

 

Bu arada telefonla arayan dostlarımız, bulunduğumuz oteli terk ederek adres değiştirmemizi ısrarla istediler. Biz ise Gezi Kalkışması'nda yaptığımızı yapmaya karar verdik. Geçtik klavyenin başına ve sosyal medyadan yayına başladık...

 

Ertesi Cumartesi günü akşama kadar sürekli uyanık kalarak yayın yaptık.
Bu hafta boyunca bu darbe teşebbüsünü işleme niyetindeyiz. Bugünse tarihe mal olan 15/16 Temmuz 2016 gecesi neler yazdığımızı saat saat bazılarını naklederek sizlerle paylaşmak istedik:
...
00.51: Seçimle işbaşına gelmiş Cumhurbaşkanının, Seçimle işbaşına gelmiş Hükûmetin ve demokrasinin yanında, her türlü darbenin karşısındayız.
...
00.54: Bu isyan, inşallah bastırılacak, sonrası da çok güzel olacak. Sonrasında esaslı bir temizlik yapılacak.
...
01.16: II. Talat Aydemir vak'ası bastırılacaktır. Tanklar, havalimanı önünden çekilmeye başladı. Birkaç saate kadar her yerden çekilmeye mecbur kalacaklar.
Millet, haddini bilmezleri mağlup edecektir.
...
01.16: Vatandaş, Vatan Caddesi'nde tankın üstüne çıkarak darbe müteşebbisinin elinden silahını almıştır. Tanklar, arkalarına bakmadan kaçıyorlar.
...
02.18 Darbe çapulculuğuna karşı cesaretle yayın yapan TV kanallarını tebrik ediyoruz.
...
02.41: Korsan bildiri, paçavraya dönmüştür. Hukuk, yarın cuntacı teröristlere hesap sormaya başlayacaktır.
...
03.05: Aziz milletim, İstiklal Harbi ruhuyla TBMM önünde kenetlen ve TRT'ye sahip çıktığın gibi Yüce Meclisi’ne de sahip çık!

03.08: Cuntacıların yayın hürriyetini gasbettiği, TRT'ye geçmiş olsun. Gazi TRT yayınlarınla bu hainliğin hesabını sormalısın.
....
03.17: Manşet Şudur: "HALK, CUNTACILARA DARBE YAPTI!"
..
07.17: Aşağılık cuntacılar, dünya önünde rezil ve kepaze oldular. Suçları çok büyüktür; ceza kanunu ağırlaştırılmış müebbet ceza verilmesini emretmektedir.
....
09.24: Millete, devlete, millî iradeye, huzurumuza, kalkınmamıza darbe vurmaya kalkışan cuntacılar, emekli yapılmamalı, sür'atli bir yargılamayla meslekten ihraç edilerek mahkûm edilmelidir.
.....
09.26: Artık Paralel Örgüt'ün inlerine girmek yetmez; bu örgütün kılcal damarlarına kadar nüfuz edip her sahadan kazımalıdır.
...
09.55: Cesaret ve kararlılık çok önemli. CB Tayyip Erdoğan, TV'lerle telefon bağlantıları yapıp halkı sokağa çağırdıktan sonra İstanbul'a gelmese, Başbakan Binali Yıldırım da pasif kalsaydı ya netice alınamaz veya çok kan dökülürdü.
....
19.43: Allah'ın aziz ettiğini kimse zelil edemez. Allah'ın zelil ettiğini de kimse aziz edemez.
....
19.45: Bundan böyle ABD için ‘Sahte Mehdi'nin son kullanma tarihi bitmiştir. İki ihtimal olabilir. Ya dışarıya gönderir ya iade eder veya iki ay gibi bir zaman içinde ‘kalp krizi’nden gider.
           *
17 Temmuz 2016 Tarihinde Türkiye gazetesinde yayınladığımız bu makalemizde “Orta Anadolu’dayız” diyoruz. Konya’daydık. Oradan ne zaman ayrılabileceğim belli değildi. İki gün devam edecek bir toplantı için gelmiştik. Cuma günü program icra edilmişti. Ertesi gün devam edilecekti. Cuma akşam saatlerinde yazımın girişinde bahsettiğim şüpheli gelişmeler olmaya başlamıştı. O sırada oğlumun biri Almanya’da, diğeri Amerika’daydı. Olağanüstülüğü işitmişler, darbe söylentileri olduğuna dair bana malumat yazdılar. Verdiğim cevap, bugün gibi aklımda; “Gecenin 03’ü dururken akşamın 2030’unda darbe mi olurmuş; ciddî bir terör ihbarı alınmıştır.” Gerçeğin böyle olmadığı birkaç saat içinde anlaşıldı. Darbeyi hakikaten gece 03’te yapmayı planlamışlar. Fakat MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Genelkurmay’a gitmesi onları telaşlandırmış.

 

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi sevenlerimiz, adres değiştirmemizi ısrarla tavsiye ettiler. Fakat biz, ikamet ettiğimiz otelden ayrılmayarak Gezi İsyanı’nda olduğu gibi yazarak, sürekli şekilde yayın yaparak darbecilere karşı mücadele verdik. Devlete, Hükûmete ve Devlet kuvvetlerine destek olduk. Bu arada Konya Hava Meydanı bombalandı. Eşim, İstanbul’da evimizde yalnızdı. Evimiz, havaalanına yakın olduğu için hainlerin gasbetmiş olduğu jetler, o bölgedeki binaların camlarını kırılacak kadar bir gürültüyle alçaktan uçuş yapıyorlardı. 15 Temmuz akşamından 16 Temmuz akşamına kadar hiç uyumadan sosyal medya üzerinden mücadeleye devam ettim. Dakika dakika satır başları yukarıda olan o yazıların tafsilatını ehli bulabilir. Pazar günü bir araba kiralayarak ve kimliğimizi sürücüden saklayarak İstanbul’a hareket ettim. İstanbul’a yaklaşırken TRT Haber’den aradılar. Eve uğramadan kurumun Ulus binasına geldim. İhaneti çok etraflı şekilde konuştuk. O âna kadar ekranlarda anlatılanlar ihanete dair doğrulardı. Ama örgütüm “dinler arası diyalog” diye İslamiyet’i içten tahribe dönük faaliyetleri dile getirilmemişti. FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ mensupları, “lâ ilahe illallah” diyorlar fakat “Muhammed’ür Resulullah!” demiyorlardı. Onların kastettiği din, bizim inandığımız İslamiyet değildi. Merkezinde Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- olmayan bir İslâmiyet’ten söz ediyorlardı...

 

17 Temmuz 2016 Günkü Türkiye gazetesindeki sütunumuzda ihanet gecesinden ertesi günü akşamına kadar neler yaptığımızı niçin dakika dakika neşrettik? Çünkü böyle zamanlarda rüzgâra göre yön değiştiren, kazananı kollayan ve ondan sonra safını belli eden çok ikiyüzlü olur. Her şey kayda geçsin istedik.

 

15 Temmuz Ruhu, “2071 Cihân Devleti Türkiye” aşkının, o hâin işgal ve darbe teşebbüsü gece ve gündüzünde sahaya yansıması, “Yâ Devlet başa, yâ kuzgun leşe” mefkûresinin dirilişidir. Bu ihanet, Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın cesaretli tavrı ve MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli’nin saniye sektirmeden Sn. Erdoğan’la seçilmiş meşrû Hükûmetin yanında yer alması ve milletimizin, Cumhurbaşkanının “meydanlara inin, ben de geliyorum” çağrısı üzerine aslanlar gibi meydanlara atılmasıyla bin yılın en tehlikeli darbesi savuşturuldu. Ancak rehavete kapılmamalı. Bu terör örgütleri, emperyalist dünyanın devşirmeleridir. Müstemlekeci güçler, içeride böyle bir yapılanmaya destek verip onu diğer ülkelere de taşırken Suriye’nin kuzeyinde de ‘teröristan’ kurmaya çabalıyorlar. Yılan, esaslı darbe yemiş fakat kafası kopmamıştır. Eğer, güçlü Cumhur İttifakı ve Kuvvetli Liderler devam etmeyip de şu veya bu biçimde terör örgütlerine yaranacak bir idare gelirse bu defa kaybeden Türk Milleti olur ve 3 asırda belini doğrultamaz.

 

Onun için hayat pahalılığı, maaş azlığı, etiket zulmü… gibi şikâyetler yüzde yüz doğru olsa da tehlikeyi gözden kaçırmamalı.

 

Terörle mücadele düşmanla savaştır.

 

Bu bir beka mes’elesidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.