Çok partili hayat başladığından bu tarafa böyle bir seçim yaşanmadı. Hâlâ gündemde şaşırtıcı haberler dolaşmakta. Bugün 16 Ekim, seçim 3 Kasım'da. Sandığa kısa bir zaman kalmış. Buna rağmen seçimlerin akıbetiyle oynanmak istendiği ileri sürülüyor. İktidar partileri zordalar. Seçim onlar için cazip olmadığı halde yine de seçime gidiyorlar. O noktadan bakınca karşılarına bir fırsat çıkmakta. Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti teşebbüsü, daha geniş anlamda da Amerika'nın Irak'a müdahalesini kullanmak. Böyle bir olay nazari olarak mümkün. Sığınmak isteyenler için bir bahane ama artık olgunluk döneminde olduğu var sayılan Türk demokrasisi içinse son derecede yakışıksız. Koalisyon partilerinin meclisi savaş sebebiyle olağanüstü toplantıya çağırıp seçimi askıya alma konusunda anlaşmalarından korkuluyor. Hayır bu yapılmamalı. Türkiye, olanca heyecanıyla bir seçim havası yaşıyor. Herkes, 4 Kasım sabahını beklemekte. Üstelik Türkiye'nin savaşa girmesi için bir sebep de yok. Devlet, sivil, asker bütün kurum ve kuruluşlarıyla işlemekte. Nitekim gerekli tavrın konulmasıyla Kürdistan tarafından Türkiye'ye rahatlatıcı açıklamalar gelmiştir. Şimdi oradaki Kürtlerin bizim Kürtlerin akrabası olduğu ve dolayısıyla bizim de akrabamız olduğu telaffuz edilmekte. Tam doğrusu beyan, hepsinin din kardeşimiz olduğudur. Bu bile sıcak bir mesaj. Umulur ki bir zaman sonra meseleye Osmanlı Milletler Topluluğu gerçeğinden bakılır. Diğer taraftan Amerikan müdahalesi herhalde 3 Kasım'dan önce olmaz. Bu sebeple başlamış bir süreci durdurmak için fırsatçılık yapmak partilere de iktidara da yakışmaz. Bu iktidara düşen en dürüst davranış, ülkeyi tertemiz bir şekilde seçime götürüp seçim ertesinde iktidarı devretmektir. Şu bilinmeli ki Kuzey iktidarda istenmedik hadiseler tırmansa, Irak'ta vahim gelişmeler olsa bile Türkiye, seçim yolundan dönmemelidir. Hatta TBMM toplanıp savaş kararı alsa dahi seçimden vazgeçilmemeli Vatandaş için bu hükümet artık emanetçidir. Emanet, hukukuna riayet ederek emaneti 4 Kasım'dan itibaren yeni sahibine teslim etmelidir. Millî iradenin tek sahibi millet olduğuna göre yapılması gereken budur. İktidar partileri de bunu yapacaklardır. Kendi elleriyle kendilerine kara çalamazlar.