ALFABE BİRLİĞİ

A -
A +

6 Temmuz 2024 günü Azerbaycan’da TDT-Türk Devletleri Teşkilatı Gayrı Resmî Dışişleri Konseyi toplantısı vardı. Şuşa şehrimizde icra edilen bu kardeşler buluşmasında Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, efradını câmi, ağyarını mâni mahiyette hayli tafsilatlı ve muhtevalı bir konuşma yaptı:

 

Konuşmada, şu günkü bölge ve dünya gündeminde neler varsa neredeyse hepsi dile gelmişti. Mevcut dünya düzeninin dengelerini kaybetmekte olduğu, bu sebeple bakışları kendisine toplayan TDT’nın hazırlıksız yakalanmaması için dikkatli olması gerektiği üzerinde duruluyor, Gazze, KTC-Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile bazı haklarına kavuşması beklenen Doğu Türkistan’a ilgisiz kalınamayacağına işaret ve Ahıska Türklerinin sürgünde 80 yılı arkada bıraktıklarına temas ediliyor, Türk Devletlerinin KTC’yi tanımaları, Gazze’ye sahip çıkmaları gereği üzerinde duruluyor, Ukrayna-Rusya savaşından ve daha birçok mevzudan söz ediliyordu.

 

Sn. Fidan’ın Türkiye adına yaptığı bu mülakatın tamamı değerli ve her bahis üzerinde ayrı ayrı durulmaya layık kıymettedir. Bu maddî ve mufassal keyfiyetin bir de ruhu denecek bir mevzu var ki dile gelenlerin hepsine denk ağırlıktadır:

 

Hakan Fidan, TDT-Türk Devletleri Teşkilatı, kısacası Türk Dünyasında Alfabe Birliği’nin kurulmasının ehemmiyetini gündeme taşıdı. Balkanlardan Çin Seddi’ne kadar bütün Türkler arasında dil ve gönül birliği tesis etmek, beka meselemizdir. Zorlukların aşılması veya gayeye varılması müşterek alfabe ve ortak lügatle mümkün olur. Bir, bir buçuk asır öncesine kadar bu bahsettiğimiz Mavi Türk Kuşağında veya Turkuaz Kuşağı’nda elifba birliği de kelime birliği de yaşıyordu. İstanbul’da basılan kitap ve gazeteler Urumçi’de, Buhara’da olduğu gibi Mohaçkale, Bahçesaray, Üsküp, Kosova ve daha onlarca nefes aldığımız yerde de okunuyordu. Hatta Hicaz, Şam, Bağdat ve Kahire gibi şehirler de buna dâhildir. Türkistan’ın, şarkıyla Çin ve garbıyla Çarlık Rusya’sının eline düşmesi, Türkiye’de inkılâb zannıyla Batı taklidciliğinin elifba ve kelimelerimizi tırpanlamasıyla bu birlik ağı bozuldu. Uzun bir aradan sonra, son 30-40 yılda televizyonlar ve talebe ve tüccar gidiş gelişleri devreye girdi. Şu gün ülkemizde bir milyondan ziyade öğrenci, Türkçe tahsil etmektedir. Bunlar, sadece Mavi Türk Kuşağı’ndan değil, İslâm âleminin her yanından, Afrika ve değişik memleketlerden.

 

Bundan böyle TDT’nın en ağırlıklı mes’elelerinin başında Alfabe ve Lügat Birliği gelmektedir. Dedelerimiz, ninelerimiz bu imkâna sahiplerdi. Bugün televizyonların doğrudan maksatları bu olmasa da bu Türkçeyi yaymaktalar. TV’lerin Türkçe zayıflığı gerçeği bir yana, bâzı dizilerle bâzı programların yapmaktan çok yıkmakta oldukları ise acı bir manzaradır. Bu sebeple TRT’ye çok daha fazla hizmet düşüyor. TRT, ana unsur Türk lehçelerinde yayın yapmalıdır. Keza, hizmet sağlayıcı yayın şirketleri, Türk Dünyası televizyonlarını da aboneliklerine dâhil etmeliler.

 

Kötü paranın iyi parayı piyasadan kovması gibi, kötü gündem de iyi gündemi görünmez kılmaktadır. Merih Demiral’ın Avusturya’yı mağlup ettiğimiz millî maçta golleri atmasından sonra sevincini Bozkurt işaretiyle gösterince Haçlı-Siyon taassup ve korkaklığı, ortalığı karıştırdığı ve UEFA da haddini aştığı için gündem, sis altında kaldı ve Hakan Fidan’ın Şuşa’daki bu tahlil ve tesbitleri hak ettiği ilgiyi görmedi.

 

TV tartışma programları bunları masaya almalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.