Almanya problemi

A -
A +

AK Parti genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikinci AB turunda. Hızlı bir şekilde Avrupa ülkelerini dolaşarak Avrupa Birliği'ne girmemiz konusunda destek vermeleri için ikna gayretleri gösteriyor. Birinci tur, bir ülke hariç başarılı geçti. İkinci turun da başarılı geçmesi beklenmekte. Hariç olan ülke Almanya. Sayın Erdoğan'a konuştuğu bütün devlet temsilcileri müsbet yaklaşırken bir tek Almanya mesafeli, hatta soğuk durdu. O yüzden Tayyip Erdoğan'la Alman dışişleri bakanı Joschka Fischer'in bir ara yumuşak olmayan bir konuşma yaptıkları dahi sonradan kamuoyuna intikal etti. Konunun sorgulanması lazım. Almanya, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesine neden muhalif, niçin korkmakta? Geçenlerde bir de Alman vakıfları ihtilafı zuhur etmişti. O ihtilaf da halen devam etmekte. Alttan alta bir Türk-Alman huzursuzluğu yaşanıyor. Bu devletin AB'ye bakışımıza dair araştırmalar yaptırdığının bizzat şahidiyiz. Sultanahmet Kitap Fuarında karşılaştığımız bir Alman gazeteci de "Yoşka Fişer" hırçınlığındaydı. O yüzü gülmeyen asabi adama uzun uzadıya neden AB'ye girmemiz gerektiğini anlatmaya çalıştık. Sonunda kalkıp bize "siz Avrupalı mısınız" demez mi? Onun üzerine elimizle, bir kendi kılık kıyafetini bir de bizi gösterdik . "Evet, biz sizden daha Avrupalıyız!" Bu defa da şunu dedi. "Türkiye, Almaya için ne yaptı ki?" sanki bir şey yapması lazımmış. Sözün hakkını vermek lazımdı... -Biz sizin uğrunuza bir imparatorluğu feda ettik, daha ne yapalım? Almanya meselesinin geçiştirilmemesi lazım. Neden bu kaygı? Bir şeyden mi korkuyor, bir şeyden mi ürküyor, Türkiye'yi mi kıskanıyor? Ne gibi düşünce ve planları var? Kısacası Almanya, neden Türkiye'yi AB'de görmek istemiyor? Halbuki en fazla onların taraftar olmaları lazım. Mantık böyle diyor. Tarihte en evvel onlarla müttefik olduk. Üstelik İttihat ve Terakki acemilikleri yüzünden ittifakımız körü körüneydi. İşte o körlükle koskoca imparatorluğu kaybettik. Sonra 1960'lardan itibaren Almanya'nın kalkınmasını omuzladık. Bu uğurda da bir nesil işçilerimizin gençliği harcandı. Eğer o fedakârlık olmasaydı. Bugün 'batı Almanya' da 'doğu Almanya' seviyesinde seyrederdi. Bu memlekette 3 milyon vatandaşımız mevcut. Onlardan bazısı Alman pasaportu taşıyor. Alman milli meclisinde Türk milletvekilleri var. Bazı şehirlerde Türkler Almanlardan fazla. Bunları Almanya bilmiyor mu? Ziyadesiyle bilmekte. Hatta oradaki gücümüzün fiili ve ekonomik olarak ne anlama geldiğinin, vatandaşlarımızın buraya bağlılıklarının da farkında. Peki bu Almanya'nın derdi ne? Bakınız kitap fuarlarına kadar 'özel görevli' gazeteciler sokarak Türklerin AB'yi ne kadar isteyip istemediği konusunda araştırmalar bile yaptırıyor. Hükümetin elini tez tutup kronikleşmeden Almanya meselesini masaya yatırması lazım. Neticede Almanya, Avrupa'nın büyük devletlerinden biri. İkili ilişkiler bakımından bir çok müştereklerimiz var. Her Almanın bu şahinlik içinde olduğu da uzak ihtimal. O bakımdan geçimsizliğin faydası yok. Kendilerini dinlememiz lazım. Acaba ABD ile bir olup uzun vadede Alman stratejilerine ziyan vereceğimizi mi düşünmekteler? Esasta mesele bir Almanya-ABD sürtüşmesi mi? Yoksa Türkiye'den öte birtakım planları var da bizi ona engel mi farz etmekteler? Veya bunların hepsi mi? AB yolunda Almanya kaale alınması gereken esaslı bir problemdir. Her problem gibi bunun da çözülmesi gerekir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.