Anayasa tartışması

A -
A +

Hükümet programında "yeni anayasa" diye bir cümlenin geçmesinden muhalefetin bu denli rahatsız olmasını anlamakta zorlanmamak mümkün değil. Ne var bunda? Anaysa değişikliği gerekiyor. Bu anayasa kırk yerinden delindi. Eskidi, zamana cevap veremez halde. Değiştirilmesi gerektiğini seçimlerden hemen sonra biz teklif ettik. İyi de ettik çünkü bunu memleketin hayrına görüyoruz. Şu var ki biz, "sivil anayasa" dedik, başbakan Abdullah Gül, "yeni anayasa" dedi. Aslında başbakanın da kastı aynı. O da hem sivil anayasa istiyor. Hem de niyeti bu. Ana muhalefet lideri, şimdiye kadar fevkalade sorumlu bir tutum sergiledi. Hatta bu yüzden terminolojiye yeni bir kavram girsin istedik. Yeni dönemde sayın Baykal'la birlikte "muhalefet partisi" imajı "arkadaş parti"sine dönüşüyordu. Geçen yazılarımızdan birinde bu tabiri kullandık. Kendisine de söylediğimiz gibi bu tutumdan, ılımlı tavırdan vazgeçmemesi gerekirdi Hâlâ da büsbütün vazgeçtiği kanaatinde değiliz. Millet kavga istemiyor. Siyasette kazanmak için kavga etme gereği artık çok gerilerde. Kendini akla, sağduyuya, vicdana kabul ettiren kazanacak. Ne var ki Deniz Beyi de anlamak lazım. Bir kısım müfrit partililer genel başkanlarını pasiflikle suçlamaktalar. Aynı adamlar, seçimlerden önce O'na hırçın damgasını vuruyorlardı. Bu sebeple Baykal'ın tabana mesaj verme kaygısıyla arzulamadığı bir yola girmesinin dönüp kendisine zarar vereceğini dostça hatırlatmak isteriz. Herkes, müsterih olsun. Herkes, işine baksın. Kimse, anayasanın temel hükümlerini, rejimin temel maddelerini değiştirme peşinde değil. Böyle bir absürdlüğü zihninden geçiren de yok. Böylesi Donkişotlar en azından TBMM çatısı altında yok. Dediğimiz ve herkesin de dediği ve bildiği gibi 1982 Anayasası bir darbe anayasasıdır. Olağanüstü şartların ürünüdür. Uzundur. Lüzumsuz madde ve tafsilatlarla doludur. Bugün hatırlanmayan miktarda değişiklikler görmüştür. O bakımdan bir çok kere tekrar ettiğimizi bir kere daha yazıyoruz. 76'tıydı, 78'di, 109'du vs. ile uğraşılacağına AB kapısına dayanmış bir ülkeye yakışan dört başı mamur yepyeni ve sivil bir anayasa yapılsın. Değişecek olanlar neticede teknik maddelerdir. Ne devletin şekli değişecek, ne Türkçe, ne Ankara, ne bayrak, ne laiklik, ne inkılap kanunları ne de diğer temel hükümler. Geriye ne kalıyor? Dediğimiz gibi teknik, uygulamaya dönük maddelerle teferruat olanlar. O halde şunu sorma hakkı doğar: -CHP sivil bir Anayasaya karşı mı? Sayın Gül'ün dediği sivil anayasadır. Üstelik bunun "konsensüsle" cemiyetin bütün kesimleriyle anlaşarak yapılacağını "ben yaptım oldu dayatmasına" tevessül etmeyeceklerini de ayan beyan belirtmekte. Ortada saklanması mümkün olmayan bir çapraşıklık var. Baykal, "yeni anayasa" konusunda dokunulmazlıklar kadar, hatta onunla mukayese edilmeyecek ölçüde kuvvetli değil. Türkiye'nin kısa, devlete sür'at kazandıran sivil bir anayasaya ihtiyacı vardır. Her beşer eseri zaman içinde yenilenmeye muhtaç oluyor. Aslolan milletin saadet ve huzuru. Bu da büyük ölçüde iktisadi kalkınmayla mümkün. Bunları konuşunuz. İşsizliğe, açlığa çareler üretiniz. Bırakınız yeniyi-eskiyi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.