Stupıd White Men, Mıchael Moore ismindeki Amerikalı bir yazarın eseri. Kitap ABD'de 2002 yılında basıldı ve en çok satanlarda zirveyi buldu. Bu kitabı, BKY-Babıali Kültür Yayıncılığı Aş, Amerika'dan sonra ilk defa Türkçeye çevirtti. Tercümeyi kendisi de çeyrek asra yakındır Amerika'da yaşayan değerli yazar Ayşe Göktürk Tunceroğlu yaptı. Bu işi, Amerika'da yaşayan bir Türk'e yaptırmamızın sebebi şundandı. Eseri dilimize aktarmak için sadece İngilizce bilmek yetmezdi. Aynı zamanda argosuna varıncaya kadar o dilin bütün inceliklerine de vakıf olmak gerekiyordu. Yazar, başkan G.W. Bush başta olmak üzere Amerika ve Amerikan yönetimini fütursuz bir dille yerden yere vurmakta. Öyle ki... Bazı kısımları yayınlarken yumuşatmak zorunda kaldık. Bir Amerikan başkanı da Amerika da hiçbir devirde ve hiçbir zamam böylesine realist fakat haşince tenkit edilmemiştir. Dün bir haber aldık... Aptal Beyaz Adamlar ismiyle Türkçeye kazandırdığımız bu eser, ABD'de 2002 yılının en çok beğenilen 3 kitabı arasına girmiş Bu münasebetle tekrar zirveyi zorluyormuş. Kitaptaki gerçekler bir taraf.. Onları okuyanlar öğrenir. Başka bir husus daha var. Bu kitap, Beyazsaray'ın önüne toplanan bir avuç tahammülsüz kişi tarafından yakılmadı. Yazarının peşine polis takılmadı. Yazarı savcılığa çağrılmadı. Ve elbette mahkûm olmadı. Bu manevî işkenceyi yayıncı da yaşamadı. Kitaptaki tenkitler, eleştiriler, yerden yere çalmalar, Amerika hakkındaki tafsilatlı ve cür'etkâr bilgiler bizi alakadar ettiği kadar bu doğrular da alakadar etmekte.... Son haberle birlikte Stupıd White Men'in Amerika'da 3 milyon civarında sattığını tahmin ediyoruz. Türkiye'ye gelince. Krize rağmen, tercüme temizliği, kâğıt kalitesi gibi iş ve masraflar için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadık. Kitabı en önce Türk okuyucusuna sunduk. Onu Çin, Kore, İngiltere gibi ülkeler bizden en erken 6 ay sonra dillerine aktardılar. İngiltere'de şu arada da best seller. Evet; Türkiye'ye gelince; 2000 adet basılan ve bunun da bir kısmı, emniyet, valilik, savcılık gibi yerlere mecburen gönderilen, bir kısmı da hediye edilen eseri tüketmeye çalışıyoruz. Şimdi gelin dünkü "İşgal mi ediliyoruz?" ismindeki yazımızla burada dile getirlen hakîkatleri yan yana koyup düşünelim. Bir yerde fikir hürriyeti, yazma cesareti, okuma yaygınlığı ve hoş görü var. Diğerinde ise bana ne, neme lazım, görmemezlik ve kıskançlık. Ve tabiatiyle cehalet.. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? ABD'de kitabın hikâyesi bu... Rusya'ya gelince, gözlemimizi daha evvel yazmıştık. Sırtındaki çocukla yürüyen merdiven çıkan kadının bir taraftan da elindeki kitabı okuduğunu bizzat gördük. Bütün dünyada otobüslerde, metrolarda kimse boş boş sağa sola bakınmaz, elindeki dergi kitap veya en azından gazeteyle meşguldür. Nere hakkında ve ne hakkında konuşuyorsan önce araştır, oku, tanı ve sonra ne diyeceksen söyle... Yoksa işgal de olur her şey de... Kitabın toplatıldığı, yayıncının mahkûm, yazarın para cezasına çarptırıldığı bir ülkedeyiz. Eğer dünya devleti olmak istiyorsak vatandaşları kitapla barışık, devleti kitaptan ürkmeyen bir ülke olmamız lazım. Onun için basın affına dair yapılan mevzuat değişikliğini ümitle takip ediyoruz. İnşallah medeniyete bir kapı aralanıyor...