Amerika'ya, özellikle misyonerlerin Harput'a gelmesinden sonra başlayan göç akımı, zaman içinde Osmanlı yetkililerini de rahatsız etmiştir. Hem nüfus kaybı, o dönem için iş gücü kaybı, hem de prestij kaybına sebep olduğu için Osmanlı Devleti'nden göç rahatsızlık vermiştir. Bu yüzden çareler aramaya çalışılmıştır. Ayrıca göç edenlerin Amerika'ya gittikten sonra orada Amerikan tâbiiyetine geçerek, Amerikan vatandaşı olduktan sonra tekrar Osmanlı topraklarına dönerek (kapitülâsyonlarda) yabancı vatandaşlara tanınan imtiyazlardan faydalanmak istemeleri ve dokunulmazlık diyebileceğimiz bir zırha bürünerek daha pervasızca hareket etme imkânına kavuşmaları, Osmanlı Devleti'ni devamlı olarak huzursuz etmiş ve bu husus Türk-Amerikan münasebetlerinde Osmanlı Devleti'nin başını oldukça ağrıtmıştır. Türk düşmanlığı ve zavallı Ermeniler propagandası, Ermeniler için Amerika'da prim yapması sebebiyle göç eden Ermeniler, genellikle bu metotla Amerika'da kendilerine bir yer edinebilmek için Osmanlı aleyhine faaliyetlerine orada da devam etmiştir. Amerika'ya gidip yerleşenler de Anadolu'yla irtibatını kesmemiş, oradan Osmanlı aleyhine, Anadolu'da faaliyette bulunan çetelere maddî-manevî destek vermişlerdir. Özellikle Harput'tan Amerika'ya göçen Ermeniler bu konuda başrol oynamışlardır. Bir örnek verecek olursak, Harput'tan gizlice Amerika'ya giden ve orada Protestan papazlığı yapan Sisan adlı bir Ermeni'nin orada para toplayarak Anadolu'ya gönderdiği gösterilebilir. Anadolu'yu bölerek bir Ermenistan kurmak isteyen ve Türkiye'de suç işleyen Ermeniler'in de sığınak yeri yine Amerika olmuştur. Amerika'da, oranın vatandaşlığına geçtikten sonra silâh, Osmanlı aleyhine kitap, broşür ve benzeri malzemeyle tekrar geri geliyorlardı. Osmanlı Devleti bu isyancıların geri gelmelerini engellemek için yakın limanlarda kontrolleri arttırdığı için, uzak limanlarda karaya çıktıktan sonra bir fırsatını bularak Harput'a gelmeye çalışıyorlardı. Harput'tan Amerika'ya gizlice giden Ermeniler'in bir kısmı Anadolu'ya geçmek için Mısır'ın limanlarına giderek oradan Anadolu'ya gelmeye çalışmaları da buna bir örnek olarak verilebilir. Bu göç edenlerin, Osmanlı Devleti aleyhine yapmış olduğu faaliyetler her yıl artarak devam etmiştir. Öyle ki bu faaliyetlerin dozunu o derece artırmışlardır ki, düşmanlarımızla beraber silâh kuşanarak bize karşı savaşmak için Amerika'dan tekrar geri dönenler dahi olmuştur. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı Devleti ile savaşan Rusya'ya, Anadolu'da bulunan Ermeniler'in de destek vererek onlarla beraber bize karşı savaştığı gibi, yurtdışındaki gönüllü Ermeniler de onlara yardım etmek gayesiyle Van Vilâyeti civarına ve İran sınırına gelmişlerdi. Bu gelenlerin büyük bir kısmının da; "Dahilden kaçan ve memalik-i ecnebiyeden gönüllü gelen, Mamüratül-Aziz Ermenileri'nin teşkil ettiği" düşünülürse; Batı dünyasının söylediği gibi, masum ve iyi niyetli olduklarını söylemek de pek mümkün değil kanaatindeyim. Türkiye'nin değişik yerlerinden Amerika'ya; ticaret, eğitim, vb. sebeplerle oldukça çok sayıda göç olmasına rağmen Harput bunlar arasında rekor bir sayıdadır. Harput Protestan kiliselerinin organizesiyle sadece bir yılda Harput'tan Amerika'ya, özellikle de Boston şehrine yapılmış olan 3000 kişilik göç olayı, bütün Osmanlı topraklarından yapılan göçün 25'ine tekabül ettiği gibi, bu sayı bir rekor olarak da kabul edilmiştir. Harput ve çevresinden Amerika'ya göç edenlerin her türlü ihtiyaçları, Fırat Koleji'nin mezunları, Harput Protestan Kiliseleri Birliği ve Amerikalılar'ın Harput'taki kolonisinin desteğiyle karşılanmıştır. Bu çalışmalarda, Amerikalılar'ın Harput'ta açmış olduğu konsolosluğun da oldukça büyük bir rolü olduğu bilinmektedir. Harput'tan bu kadar göçün gizli bir şekilde yürütülmesinde, bazı memurların suiistimallerinin, misyoner vb. kuruluşların yanı sıra, türeyen simsarların da etkili olduğu bilinmektedir. Amerika'ya göç edenlerin gidişleri sırasında ve Amerika'ya kabullerinde yaşanan zorlukları aşmak için Harput'ta kurulan iki dernek ile İstanbul ve ABD'deki ajanların etkili çalışmalarının rolü büyük olmuştur. Liverpol'a kadar gitmeyi başaran Ermeni göçmenlerle konuşan Osmanlı Elçisi, Harput'a bağlı köylerden olduklarını ve bazı Ermeni tüccarların bir miktar para karşılığı bu kaçışı kolaylaştırdıkları, bu tüccarların Mersin ve diğer limanlarda adamları olduğu, bunlar vasıtasıyla, kayıkla götürülerek Marsilya ve İngiltere'ye giden vapurlara bindirildiklerini öğrenmiştir.