Belediye başkanları

A -
A +

Önceki akşam her partiden birçok belediye başkanının iştirak ettiği bir dertleşme toplantısındaydık. Dertli olan, belediye başkanları. On binleri, yüz binleri yöneten, dev bütçelere hükmedenlerin ne dertleri olabilir? diye düşünebilirsiniz. Fakat hakîkat öyle değil. Belediye başkanları, konuştukça fevkalade üzüldük. Sistem dökülüyor. Nereye elinizi atsanız elinizde kalmakta. Son 20 yılda Türkiye'de 3 en önemli gelişme varsa bunlardan biri belediyelerin yaptığı hizmetlerdir. Vatandaş, bu hizmetlerle insanca muameleye kavuştu. Alt yapı, şehirleşme, temizlik, suların akması, çevrecilik ve ötekileri... Belediyeler, bunları meğerse mevzuata rağmen hayata geçirmekteymişler. Şaşılacak husus şu... Bir taraftan özelleşme, devletin küçülmesi diye konuşulurken icraatta tam aksinin yapılarak belediyelerin küçülmesi. Başkanları, "yeter artık" noktasına getiren son müessif hadise ise bir dram... Bilindiği gibi Gaziosmanpaşa belediye başkanı Mustafa Yeşil, eylül başında bir mahkeme kararını uygularken görevi başında saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. Mustafa Yeşil ne ilk bu gidişle ne de son. Bir çok başkan aynı yoldan vefat etmiş de haberimiz yok. Onlar hükümetten koruma bile temin edemiyorlar. Yüzlerce belediye başkanı bir deklarasyon hazırlamışlar. Başkanlar diyorlar ki "Türkiye, Avrupa yerel Yönetimler şartına 1991 yılında imza atmış olmasına rağmen öyle çekinceler koymuştur ki metin işlevselliğini yitirmiştir. Tüm dünyada belediyeler önem kazanırken Türkiye'de belediyelerin içinde bulundukları şartların her geçen gün kötüye gitmesi üzüntü vericidir." "Belediye başkanları, seçimle işbaşına geldikleri için memur sayılmamaktadırlar. Fahri bir görev gibi düşünülen belediye başkanlığı için özlük ve sosyal haklar son derecede yetersiz şekilde tanımlanmış, başkanlar bir çok haktan mahrum bırakılmışlardır. Belediye başkanları kendilerine yönelik saldırılarda devlet memuru olarak görülmezken yargılanırlarken memur gibi değerlendirilmektedirler." Başkanlar, medyanın başlarına gelen ölüm vak'aları karşısındaki ilgisizliğinden de şikâyetçiler. Doktor da hastalanır. Başkanlar, şehirlerimizin hekimleri. Şimdi onların psikolojileri en azından rahat değil. Merkezi otoritenin kendilerine layıkıyla destek olmadığı inancındalar. Neticede canları tehdit altında. Neticede statüleri elverişsiz. Neticede elleri-kolları bağlı. Onları dinledikten sonra gayretlerini bir kere daha takdir ettik.. Bütün bu olumsuzluklara rağmen şu hizmetler. Tek cümleyle Allah razı olsun demek herkesin borcu. Rakamlara bir bakınız. Belediye sınırlarında yaşayan nüfus 1930'lardan bugüne üç kat artarak yüzde 25'ten 75'e çıkmışken belediye bütçelerinin genel bütçeye nisbeti yüzde 10'dan 14'e yükselmiş. Bir önemli kayıt... Eğer son yıllarda toplumda bir yumuşama olduysa... Peşin hükümler terk edildiyse... Bir konsensüs oluştuysa... Şehirleşme yönünde bazı kalıcı adımlar atılarak medeniyetle buluşulduysa bunda belediyelerin, belediye başkanlarının büyük hizmet, katkı ve rolü var. Politik âlemde partizanlığı ilk olarak onlar yıktılar. Başkanlar şehirlerimize sahip çıktılar. Şimdi de onlara sahip çıkma vakti. Marifet iltifata tabidir. Gelecek iktidarlarda bu mevzuatın a'dan z'ye değişmesi gerekiyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.