Herkes bir bekleyiş halinde. Üzüntü ve kaygı yok ama hareket de yok. "Üzüntü yok" dediysek toptan ve külliyen yok demek istemiyoruz. Enflasyon, geçim derdi, işsizlik, borç ödeyememek gibi yığınla dert var. Ve bu dertler kronikleşme yolunda. En kötü haberse gençlik cephesinden. Gençler tahminlerin ötesinde yılgınlık içindeler. Yarınlarına ümidle, azimle bakamıyorlar. Bu gençlerin kim elinden tutacak? Bu işsizlere kim iş verecek? Emekli, dul ve yetimin utandıran maaşlarını kim hakikaten maaş seviyesine yükseltecek? Kim asgari ücreti insanca yaşama standartlarına kavuşturacak? Bunları bu hükümet yapamadı. Bu hükümetin önceliği ideolojik katılıklardı. Halka, halkın inançlarına ters düştü. Bir yerden patlayacaktı. DSP eriyor, kaçış teşkilata da sirayet etti. Kimse "ak güvercinin kanatları" masalına kulak asmıyor artık. Onun için kimsede bir üzüntü ve kaygı yok. Zaten halk, hükümete vücut veren partilerden ümidini kestiği için desteğini çekmişti. Anket sonuçları ortada. Bir milleti bu kadar hafife alıp sadece kendine veya ideolojisine hizmet etmeyi hedef seçenler bugün başka bir şey bekleyemezler. Hezimet kaçınılmaz. İhmal, umursamazlık, nemelazımcılık varsa hezimet de vardır. Şimdi ne olacak? Şimdi ne olacağını kestirmek zor. DSP'de yaşananlar diğer bazı partilere de sirayet edebilir. Etsin mi? Onu şartlar tayin eder. Layık olan zaten kurtulamaz. Bugün Türk siyaseti rüzgârın önündeki yaprak gibi. Dua edelim ki rüzgâr hayırlı olsun. Sular bulanmadan durulmaz. Suların bulanma dönemini yaşıyoruz. Solda, merkezde, sağda yepyeni oluşumlar meydana gelebilir. Neler olacağını siyasetin aktörleri bile kestiremez. Bırakınız bu rüzgâr biraz kendi halinde essin. Bırakınız sular biraz kendi halinde aksın. Bundan daha kötüsü olamaz. Sadece sefalet değil sefahat da almış başını gidiyor. Ahlak çökmüş durumda. Alkol, uyuşturucu, fuhuş, cinsi sapıklık korkutucu bir hızla gidiyor. Büyük şehirlerin ana caddelerinde akşamın belli saatlerinden sonra yüz kızartıcı, fevkalade düşündürücü sahneler yaşanmakta. Onun için her şeyi biraz kendi haline bırakınız. Bülent Ecevit, İsmet İnönü'yü devirmekle hayırlı bir iş yapmıştı. İsmail Cem de Bülent Ecevit'i devirerek bir hayra sebep oldu. Siyasette bir dönem kapanıyor. Bunu görmek lazım. Taşlar yerini bulacak. Darbelerin bozduğu politik dengeler yeniden kurulacak. Bakınız, iktidar hariç soluyla sağıyla herkes aynı görüşte. Özal modelinin gözardı edilmemesine bilhassa işaret ediliyor. O da üç cümledir. Fikir hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti ve teşebbüs hürriyeti. ......... Bir Kitap: GELECEĞİN MESLEKLERİ Üniversiteyi kazanan gençlerin önemli problemlerinden biri isabetli bir meslek seçimi yapmak. Yepyeni meslekler de çıkmış durumda. Hayata yanlış noktadan başlamak hem kişilere hem ailelere, hem de ülkeye ziyan vermekte. Doç. Dr. Osman Özsoy, konuyu hacimli bir kitapta hakkını vererek incelemiş. Ayrıca yayınevi, kitabı alan herkesi "değişen dünyada meslek seçimi ve geleceğin meslekleri seminerine" de ücretsiz kabul etmekte. Hayat Yayınları. Faks: 0212.5267114