Başbakan Abdullah Gül'e teşekkür ederiz. Gayretleri için dışişleri bakanımız Yaşar Yakışa ve toyekun Irak politikasından dolayı AK Parti iktidarına da teşekkür ederiz. Doğrusu ilk başta endişeye kapılmıştık. Amerika'nın arzuları istikametinde bir dalgalanma görülüyordu. Şimdi tamamen farklı bir konum mevzubahis. Bunda ikazların büyük payı olduğu kanaatindeyiz. Mersin-Trabzon hattı doğusunun Amerikan nüfuzuna girdiği "İşgal mi ediliyoruz?" yazısıyla ilk defa buradan seslendirildi. Keza medyanın genel tavrı da savaş aleyhtarı oldu ve olmakta. Amerika neden savaşmak istediğini hiçbir makul sebeple izah edememektedir. Bunu yapamayan bir devletin peşine -istediği kadar süper güç olsun- kimse takılmaz. Zaten takılan da yok. Fransa, Almanya, İtalya, İran, Arap devletleri, Rusya, Çin, Japonya hepsi bu harekâta karşı. Onlar karşıyken Türkiye'nin ikinci İngiltere olması beklenemezdi. Ülkemiz daha 1991'deki aldatılmasının zararlarını telafi edememiştir. İlk anki tereddütten takiben hükümetin medya ve elbette ki asker desteğini aldıktan sonra Ortadoğu devletlerine ziyareti, fevkalade yararlı olmuştur. Başbakan Abdullah Gül ziyaret etti. Dışişleri bakanı Yaşar Yakış organize etti. Böylece bugün İstanbul, tarihi bir zirveye sahne oluyor. Ki bunu dahi batı orijinli bazı taktikler önlemeye çalıştı. Türkiye, İran, Mısır, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan dışişleri bakanları İstanbul'dalar. Dışişleri bakanımızın başkanlığında Barış Zirvesi yapılıyor. Buradan çıkacak sonuç çok önemlidir. Bir adım sonrasında -gerektiğinde- devlet-hükümet başkanları da bir araya gelecekler. Türkiye böylece bölgede ağırlığını hissettirmektedir. Başka çare de yok. Tarih, kültür, din birliği, coğrafya, komşuluk ve gelişen dünya şartları bunu emrediyor. Kafasını yorganın altına sokan, gelene ağam-gidene paşam diyen bir siyasetle bir yere varılamaz. Şu kadarlık gayretler bile semeresini vermeye başlamıştır. Eğer 15 gün evvel savaş çıkma ihtimali yüzde 70 idiyse aynı ihtimal, bugün en az 10 puan gerilemiştir. Yüzdenin kararlı, cesur ve ne yaptığını bilen adımlarımızla yüzde 50'nin altına düşmesi tesadüf olmaktan çıkar. Şimdi Ankara'nın bir tek hedefi olmalı. Savaşı önlemek. Eğer ABD'nin Irak'a girmesini engelleyerek barışı gerçekleştirebilirsek bu bizim için tarihi bir zafer olacaktır. Ondan sonra bölgede de dünyada da itibarımız inanılmaz ölçüde artar. Haydi Erdoğan... Haydi Gül.. Haydi Yakış... Sıkı, çok sıkı tutun. Manzara zafer veya hiçtir. Biz, zaferi barışla yakalayabiliriz.