ANAP Genel Başkanı hamle üstüne hamle yenilemekte. Belli ki seçim sonrasının kaygıları şimdiden düşündürüyor. Normaldir. Anormal olan sürprizler. Sayın Yılmaz, MHP'nin mahkemeye gitmesini vesile addederek önce sayın Ecevit'in istifa ederek hükümeti bozmasını teklif etti. Kabul görmedi. Bu defa kendisinin çekileceği intibaını verdi ama onu da yapmadı. Aksine MHP'yi hükümetten ayrılmaya davet etti. Şimdi bir hamle daha. Bu defa iç içe iki sürpriz birden. Birinci sürpriz, Yılmaz'ın Brüksel'e gitmiş olması. İkincisiyse seçimlerin bir aylığına ertelenmesine dair dileği. Yılmaz, şekli mantık bakımından makul gibi görünen fikirler ileri sürüyor. Dediği seçim takvimi 15 Aralık. 12 Aralıkta Brüksel'de AB için müzakereler başlayacağından devam eden bir hükümetin bunu yapmasını arzuluyor. Birinci husus... Yılmaz'ın hükümet hakkındaki inancıyla bu teklif çelişmiyor mu? İkincisi... 12 Aralığa kadar yeni bir hükümet kurulamaz mı? Kurulamadığını farz edelim. Şu ânki hükümet, teamül gereği yeni hükümete kadar görev başında kalacaktır. Kurulursa devletteki devamlılık fikri mucibince gelen kadrolar, kalınan noktadan işe devam ederler. Zaten devam edecekler bürokratlardır. Onlar da işlerinin başında. Hükümet yetişmediği takdirde de icra organı noktasından seçimler fiilen kısa bir süre için ertelenmiş demek olur ve dolayısıyla Mesut Yılmaz'ın arzusu gerçekleşir. Ticaret kanununda bir kıstas vardır. "Basiretli tüccar gibi hareket etmek". Tüccar, para da dükkân da kendinin diye alabildiğine serbest hareket edemez. Kanun, bu maddeyle ilgili kişiye oto kontrolü emretmekte. Bu çıkışlar, bakınız piyasaya ne kamburlar yükledi. Dövizle borçlu olan herkesin nefesi biraz daha daraldı. Siyasetçilerin bunu yapmaya hakkı var mı? Halbuki seçim ortamına girilmiş, piyasalar istikrarını bulmuş, döviz, inişe geçmiş halde iken basiretli mi davranılmıştır?. Artık bu seçimi tehir ettirmek, erteletme niyetlerinden vazgeçilsin. Hükümeti paylaşan liderlerin dün manşetlerde yer alan sözleri '80 öncesi kavgalı günleri hatırlatıyordu. Küskünler... Erteletme... Hatta seçim sözleri bıktırdı. Kimin neye niçin küsme hakkı varmış? Kim, ne zaman neyin tapusunu aldı? 12 Aralıkta devleti temsil eden bir ekip Brüksel'de masaya oturur muhataplarıyla dişe diş mücadele eder, ülkenin hayrına da çalışırlar. Bırakınız seçimlerin 1 ay veya daha uzun bir zaman sonraya kalmasını. Keşke mümkün olsa da 1 ay evvel yapılsa. Ankara siyaseti, vatandaşın uzağına düştü. İnsanlar, seçimi değil ekmeğini düşünüyor. Ekmek oydan üstündür.