Önceki akşam tanınmış kanallardan birine ait haber bültenini fevkalade yadırgadık. Haberde birkaç kelimede bir "küstah Barzani" diyordu. Belli ki Mesut Barzani, Türkiye aleyhine bazı işler yapmış ve konuşmuştu. Haberde bu kınanıyordu. Ancak haberin kendisi de kınanacak hale düşmekteydi. Eğer ortada küstahlık veya haddini bilmezlik varsa onu yorumcunuz ele alır ve hangi sebeplerle küstahlık yapıldığını ikna edici bir üslupla ortaya koyar. Haber, objektif verilir, sonucu seyirci çıkartır. Bu yapılmazsa diğeri hiç yapılamaz.. Yapılırsa ne olur? Sövme, hakaret, aşağılama ve kışkırtma olur.. Denebilir ki "Barzani buna sebebiyet verdi." Doğru fakat şunu da görmeli. Bir zamandır internet ve bazı basın organlarında "Barzani Yahudi çıktı" diye bir haber dolaşıyor. Bu haber, her nedense tam da şu kritik günlerde yayıldı. Metni dikkatle okuyorsunuz ki Barzan köyünde Yahudiler de varmış. Bu gerçekten hareketle şöyle bir mantık işletiliyor. Barzan'da Yahudiler olduğuna, Mesut Barzani de Barzan'lı olduğuna göre o halde Mesut Barzani de Yahudi'dir. Gerçi ne yazık ki Mesut Barzani'nin bu haberden çok önce Türk ordusu aleyhine beyanatları oldu. Sonra onları tevil ettiyse de bu defa yeğeni aynı ağzı kullanmaya başladı. O veya bir kısım Iraklı Kürtlerin Türk askerine zalim demesi de bizdeki bazı medyanın Yahudi ve küstah demesi de vahim ve fahiş ve tehlikeli hatalardır. Türklerle Kürtlerin birbirine düşmeleri ABD, İngiltere ve İran'ın işine yarar. İngiliz ve Amerikan oyunlarıyla tahrikler başladı. Neticede kaybeden iki taraf, kazanan üçüncü taraf olur. Halbuki Türkiye'ye düşen büyük düşünmek, büyük oynamak, hami ve ağabeylik yapmaktır. Bu uğurda yer yer de kulaklarımızı tıkamalıyız. Büyük olan böyle yapar. Kürt, kendini ezilmiş hissediyorsa bütün çetinliğine rağmen onlara Ankara, Türkler sahip çıkmalı. Hemen her komşumuzda halk bizimledir. Maziye dair unutulmaz güzel hatıraları vardır. Ama hemen her komşumuzda yönetim başkalarının etkisindedir.. Öyleyse Kürdün veya Arabın halledilecek meselesi varsa ona Ankara yardımcı olmalı. Hamasi laflarla Yahudi, küstah demekle hiçbir kazanç temin edilmez. Tam tersine mesafeleri uçurumlaştırır, birilerinin ekmeğine yağ sürer. Türkmenler kardeşimiz olduğu gibi Kürtler de Araplar da kardeşimiz. Böyle baksak ne ziyanımız olur? 1000 yıl böyle muamele ettiysek şimdi neden başka türlü davranalım? Türkiye bölgenin büyük devletidir. Tarihten gelen mecburiyetleri vardır. Nasıl olur da bir Kürt veya Arap kendini Türkiye'den çok İngiltere veya Amerika'ya yakın hisseder? Devlet politikamız müşterek taraflarımızı ön plana çıkartmaya dönük olmalı. Asırlarca aynı coğrafyayı, aynı devleti, aynı manevi kıymetleri, aynı kültürü paylaşan halklar, bugün düşman olmaz. Buna hiç birinin hakkı yok.. Askerimiz de devletimiz de bütün bölgeye kol kanat germeli. Medya da sorumluluğunu bilmeli. En büyük sorumluluksa Türk ve Kürt Beylerinde. Büyük Türk Hakanı Bilge Kağan'ın "Ey Türk ve Kürt Beyleri!" diye başlayan nasihatleri Orhun Kitabelerinde yazılı. O halde şimdi de şöyle demeli: -Ey Türk ve Kürt Beyleri! Aklınızı başınıza alınız. Kardeş olduğunuzu unutmayınız. Aynı Allah'a, aynı Peygambere inanan ve kalbi, asırlarca aynı hislerle çarpmış bir millet, zehirli telkinlere kapılarak birbirine kem gözle bakabilir mi? Bu caiz midir? Biliniz ki yere düşecek her zerre kanda sizin vebaliniz vardır. Ey Türk ve Kürt Beyleri!.. Aklınızı başınıza toplayarak nereden geldiğinizi, nerede olduğunuz ve nereye sürüklendiğinizi görünüz!.. Göremiyorsanız beylik makamında işiniz ne?