Faik Türün Paşa

A -
A +

Bir ay kadar önce ya bir yerde bir şey anlatırken veya bir vesileyle aklımıza geldi. "Acaba hayatta mı?" diye kendi kendimize sorduk. Şu gün ABD'nin yanında yer alacak mıyız, asker kabulüne dair hükümet tezkeresi 18 Şubat'ta TBMM'ye sevk edilecek mi? diye tartıştığımız gibi, bir zamanlar da Türkiye'nin komünist bir darbeyle Sovyetler'in peyki olup olmaması konuşuluyordu. Şu günkü savaş korkusunun yerinde o günlerde komünist darbe vardı. Yıl 1971... Süleyman Demirel başbakandır. Son 3 yılda 3 önemli gelişme yaşanmıştır. 1968'de Paris'te öğrenci olayları başlamış. Bu olaylar kısa sürede bütün dünyayı sarmış fakat bir süre sonra durmuşken Türkiye'de devleti tehdit eden eylemlere dönüşerek artan bir seyir takip etmeye başlamıştır. 1969'da Adalet Partisi ikiye bölünmüştür. Ve yine 1969'da Milli Nizam Partisi kurulmuştur. AP tek başına iktidarda Demirel başbakandır ama bu 3 gelişme, Adalet Partisi iktidarını zayıflatmıştır. Zayıflamış iktidar, dur-durak bilmeyen dış güdümlü hareketlerle sarsılmaktadır. Yıl 1971... 1968'de başlayan kanlı nümayişler çok tehlikeli boyutlara varmıştır. Vatandaşlar, öldürülmekte, bankalar soyulmakta, arabalar ateşe verilmekte. Yer yer kızıl bayraklar çekilmekte. Tam o sırada istihbarat birimleri 9 Mart tarihinde general Cemal Madanoğlu liderliğinde gerçekleşecek marksist bir darbe hazırlığını tesbit ederler. Bunun üzerine devrin Genelkurmay Başkanı merhum Memduh Tağmaç Paşa komutasındaki TSK, 12 Mart günü Başbakan Süleyman Demirel'e bir muhtıra vererek hükümetin çekilmesi istedi. Hükümet çekildi. Yerine bir koalisyon hükümeti geldi. Ülkenin büyük bir kısmı sıkıyönetim veya o günkü tabiriyle örfi idareyle yönetildi. Kan akması ve eşkıyalık durduruldu. En mühim şehir şüphesiz ki İstanbul'du. En fazla sokak çatışması ve hadise de İstanbul'da olmaktaydı. 12 Mart'tan sonra İstanbul en huzurlu vilayetlerden biri haline geldi. Bunun sebebi İstanbul sıkıyönetim komutanıydı. Faik Türün Paşa cipinde bir teğmen gibi oradan oraya koşarak sulh ve sükûnu temin etti. Sakin, cesur ve kibardı. 12 Mart döneminde Faik Türün'ün İstanbul'a, İstanbulluya ve Türkiye'ye unutulmaz hizmetleri geçti. Daha sonra askerlikten emekli olunca Adalet Partisi'nden İstanbul milletvekili oldu. Eğer Tağmaçlar, Türünler ve benzeri vatanperver sivil ve asker zevatla aydın ve yazarlar olmasa ülkemiz komünist bir rejimi yaşama şanssızlığına duçar olacaktı. Şurasına dikkat çekmek isteriz. 12 Mart Muhtırasına muhatap olan bir parti, bir zaman sonra muhtıranın fevkalade mühim bir simasını hem de çok takdirkâr ifadelerle saflarına katıyordu. Onunla da kalmayarak Cumhurbaşkanı adayı bile gösterdiler. Buradan bugün için alınacak dersler vardır. Türkiye, Amerika'nın da peyki olmak istemiyor. Onun için hükümeti ve orduyu yalnız bırakmamalı. Bu sebeple halkın yüzde yüzünün hissiyatını aksettiren "savaşa hayır" gösterileri önemli kamuoyu göstergeleridir. Dikkate alınması ve dışarıya iyi anlatılması lazım. 30 yıl önceki kanlı iç kavgalarda CIA'nın büyük rolü vardı. O yüzden boşu boşuna nesillerimizi kaybettik, zamanlarımızı mahvettik. Şimdi yine CIA'lar, Beyazsaraylar, İncirlikler devrede. Bu sebeple tek yumruk olma vaktidir. Hem tarihten dersler çıkarmalı ve hem de vefa tarafımızı sorgulamalıyız... Faik Türün Paşa'nın vefatı dünkü gazetelerin iç sayfalarında küçücük haberler şeklinde işleniyordu. O da herhalde Genelkurmay Başkanlığı'nın vefat ilanıyla fark edilmiştir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.