Gündem yüklü

A -
A +

2024 Ekim ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan, içeride güvenliği tahkim etmek gerektiğini dile getirmişti. Daha sonra bunu birkaç vesileyle tekrar dile getirdi. Cumhurbaşkanının bu tesbitini, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’deki konuşması takip etti. Sn. Bahçeli, beklenmedik bir teklifte bulunuyordu. DEM’lilerle Meclis’te yeni yasama yılındaki el sıkışmasından öte tarihî bir çıkıştı bu. İmralı’da cezasını çekmekte olan terör elebaşının, şartları hazırlandıktan sonra TBMM’deki DEM Parti grubunda PKK’ya silah bırakma ve teslim olma çağrısı yapmasını teklif ediyordu…

 

Bu gelişmelerden kısa süre sonra ırkçı, mezhepçi ve azınlık BAAS rejimi, Suriye’de çöktü. Türkiye destekli Suriye Millî Kuvvetleri işbaşına gelmeye başladılar. Anlaşılıyor ki Sn. Erdoğan ve Sn. Bahçeli’nin konuşmaları, arka planda işleyen devlet aklının günü ve zamanı geldiğinde milletle paylaşılmasıydı. Bahsettiğimiz akıl öylesine muntazam işledi ki İsrail, Suudi Arabistan, Rusya ve ABD’ye rağmen Suriye’de halk, bir ihtilâl gerçekleştirdi. Meydana gelen "devrim" değil, ihtilâldir. Böylesi olaylar, halktan fiilî ve gönüllü destek görüyorsa ona "ihtilâl" denir. İnkılâb yahut devrimler, çok kere tepeden inme ve dayatmadır. BAAS iktidarı çökünce çete elebaşı Moskova’ya kaçtı. Şimdi ihtilalden sonra çok samimî bir şekilde Türkiye-Suriye kardeşliği ortaya çıkmış bulunuyor. Türkiye, Somali’de sıfırdan devlet inşa ettiği gibi bunu Suriye’de de yapacaktır.

 

Devlet Bey, terör elebaşının örgütüne çağrı yapmasını ilk açıklamasından sonra teklifini birkaç kere daha dile getirmişti. Bunun üzerine DEM Parti, İmralı’ya gitmek için Adalet Bakanlığına müracaat etti. Bakanlığın izin vermesiyle Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, 28 Aralık 2024’te Abdullah Öcalan ile yüz yüze görüştüler. Ertesi gün DEM Parti’den 7 maddelik bir açıklama yapıldı. Metne nazaran adı geçen mahkûm, Türk-Kürt kardeşliğine işaret etmekte ve gelinen noktada barışın artık ertelenemez bir mecburiyet olduğunu ve imkân verildiğinde üstüne düşeni yapmaya hazır ve ehil olduğunu söylemektedir.

 

İmralı’ya giden iki isim, ayrıca önümüzdeki günlerde partileri ziyaret edeceklerini ve genel başkan seviyesinde yapacakları ziyaretlerde malumat vereceklerini ifade ettiler. Belli olmaz, kabuller daha alt kademede de olabilir. Sn. Erdoğan, İmralı’ya gitme konusunda henüz bir şey demedi. Devlet Bahçeli ise 7 maddede yer alan açıklamayı olumlu bulmakla birlikte görüşlerine bir de şerh getirdi. Devlet Bey şunu demekte:

 

-Terör örgütünü, muhatap alma, müzakere yapma gibi bir mevzu yoktur. Ya silahlarını gömecekler veya kendileri oraya gömülecekler!..

 

Bu arada DEM’den de 7 maddeden başka daha geniş bir bilgilendirme yapılacağı haberi geldi.

 

Vaziyet şöyledir:

 

PKK, Türkiye içinde çökertilmiş, Irak’ın kuzeyinde de ciddî mânâda geriletilmiştir. Örgütün kuzeydoğu Suriye’deki kolu olan YPG devam etmektedir. Onu Amerika destekliyordu. Fakat Yeni Suriye gerçeği üzerine Amerika’nın bu bölgeden çekileceği görünmekte. Diğer taraftan Türkiye ve yeni Şam yönetimi, PYD’ye silahları resmî makamlara vermelerini ve Suriye vatandaşı olmayanların, ülkeyi terk etmelerini ihtar etmekteler. Aksi hâlde gereği yapılacaktır. Suriye PKK’sının da Irak PKK’sı gibi köşeye sıkıştığı açıktır. İran PKK’sı PJAK ise gündemde yok. Tahran’ın onu icap ettiğinde kullandığından şüphe edebiliriz. Bilinen o ki PKK Kandil’deki terör ağalarının sevk ve idaresindedir.

 

Türkiye dahilinde bölücü örgüt unsurları kalmamıştır. Elebaşının "örgütü feshettim, silahlarınızla birlikte devlete teslim olun!" sözünü kim dinler? Bir başka ifadeyle irade Abdullah Öcalan’ın elinden çıkmıştır. Türkiye içinde çağrının muhatabı yok. Öcal’ın talimatının Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyindeki teröristler üzerinde Kandil elebaşlarına rağmen bir tesir icra etmesi uzak ihtimaldir.

 

Türkiye, iç güvenliği tahkim etti.

 

Irak’ta düne göre daha güçlü.

 

Suriye’de çok daha güçlü.

 

Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki terör unsurlarının temizlenmesi Ankara için olmazsa olmaz bir şarttır. Zira 1 Ocak 2025 sabahı Galata Köprüsü’nde yapılan "Bir Güneş Doğuyor. Dün Ayasofya, bugün Emevî Câmiî yarın Kudüs-i Şerîf" adlı yarım milyon vatanseverin iştirak ettiği mitingin bir dediği var. Terör temizliğinden sonra sıra, soykırımcı İsrail’e Filistin, Gazze, Kudüs-i şerif, Lübnan ve Mescid-i Aksa ile Gazzeli 50 bin şehid ve 50 bin yaralının hesabının sorulmasına gelecektir.

 

Şunu da tartışmalı:

 

-Öcalan, sözü edilen çağrıyı yapmalı mı?

 

Dediklerinin örgütte ne kadar tesiri olur, bilinmez ama azımsanmayacak bir psikolojik etki yaparak çözümlenmeler oluşabilir. Mevzuatı zorlamaya da gerek kalmayabilir. Adaya kurulacak TV naklen yayın sistemiyle de çağrı olabilir.

 

 

 

Rahim Er'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.