HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ!

A -
A +

Çok açık ve net bir şekilde ifade edelim ki:

 

İthal hukukla

 

hakkaniyet,

 

adalet

 

ve

 

hukukun üstünlüğü sağlanamaz…

 

Maksada mâtuf, arzu edilen anayasa da inşâ edilemez. Eğer; yürürlükte olan hukuk hakîkaten hukuksa zâten üstündür; ayrıca payandaya ihtiyaç duymaz. Hukuk değilse; onunla hakkaniyet ve adalet tesis edilemez. Gerçek bu iken hukukun üstünlüğü sözü, sloganlaşarak telaffuz edilmekte. O zaman her slogan gibi bu cümle de boşa harcanmış nefes olmakta. İdeolojiler, beylik laflar, nabza şerbet ifadeler, fikrin kendi etrafında dönmesi, mesafe kazanamamasıdır.

 

Bu ülkede daha birçok değer gibi bin yıllık; 10 asırlık hukuk birikimimiz de çöpe atılıp, yerine bir gece ve birkaç gündüzde değişik Avrupa ülkelerinden tercümesi bile bozuk yapılmış derleme bir hukuk sistemi ikame edildi. O ülkeler, yâni hukuku hayranlıkla iktibas edilen o devletler, öncekilerde ve dünya harbinde hasmımız olan Düvel-i Muazzama diğer adıyla 7 Düveldi. Katile hayranlık duyulurcasına birinden idare hukuku, birinden ceza hukuku, birinden ticaret hukuku birinden aile ve borçlar hukuku, birinden ticaret hukuku, karma olarak anayasa vs. alındı. 

 

Asırlara dayanan zengin tecrübe, içtihad ve tatbikatlar da hazine-i evrak [arşiv] raflarına mahkûm edildi. Onlardan az bir kısmına sadece câmide hayat tanındı. Câmiin dışına çıkabilene ancak musalla taşına kadar gitmesine müsaade edildi. Dînî nikâhın dahi yakın senelere kadar suç olduğunu hatırlatmak isteriz.
Aslında 10 asırlık, bin yıllık zaman, Türklerin İslâm tarihidir. Hâdise, İslam tarihi cihetiyle ele alınırsa “15 Asırlık birikim çöpe atıldı!” Demek gerekir. Bu ülkede yüz yıldır, hatta iki asra yakındır kalblerdeki hukukla dillerdeki hukuk, belli edilmese, yüksek sesle söylenmese bile çatışma hâlinde…

 

Bugünkü dünya ile de dünkü hayatımızla da mukayese edilirse nice yıllardır ve bugün bizde hukukçudan ziyâde hukuk teknisyeni vardır. Hukuk mütefekkiri kıtlığından dolayı bu temel meselelere ya kifâyetsizlik veya cesâretsizlik yüzünden girilemiyor. Hâlbuki artık kavga-dövüş etmeden ilmî soğukkanlılıkla Tanzimat’tan, Erken Cumhuriyet’ten bugüne dek yapılan hata ve yanlışlar bütünüyle ve dürüstçe ele alınabilmelidir.
Bu memlekete millî silahlar çok lâzım; fakat millî hukuk çok daha fazla lâzım. İlmî seviyeyle son asrımızı tartmalı ve müzakere etmeliyiz. Çok güçlü bir hukuk değişimi ihtiyaçtır. O “derleme” dediğimiz hukukun bu milletin inancıyla, kitabıyla çatışmayanları, bundan böyle örfî hukuk sayılabilir. Fetihlerde, İslâm Hukuku’na; şer-i şerîf’e aykırı olmayan mahallî hukuk örfî; gelenek sayılarak ilişilmemiştir.

 

Ayrıca yıllardır yazıp konuştuğumuz gibi hukuk tahsili, liseden başlamalı ve bu maksatla Hukuk Liseleri açılmalıdır…

 

Bu bahis, derindir ve uykular kaçıracak denli hayatîdir. Hukukun üstünlüğüyle adalet ve hakkaniyeti ihtiyaç; olmazsa olmaz gören herkesin bu mevzulara kafa yorması ve fikir ve teklif üretmesi gerekir.

 

Teknik; fen, bir memleketi, tek başına uzun soluklu olarak taşıyamaz. Hukuk, edebiyat, tarih, iktisat, sosyoloji gibi içtimâî ilimler, kartalın diğer kanadıdır. Üniversitelerimiz, avukatlık meslek teşkilatları, bu dertlerle dertli ise sempozyum demeyelim ama istişare meclisleri kurmalı ve bu mes’eleler seviyeli ve verimli bir şekilde konuşulmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.